Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray turu geçse, Türkiye nasıl bir sabaha uyanırdı bugün?.. Hatta bir tanesi geçse.
Azıcık pembe. Biraz neşeli. Umutlu belki... Dayak yemiş gibi değil, kahvaltıda mis kokulu Osmanlı çileği yemiş gibi başlayabilirdi gün.
“Gündelik” olaylar değişmezdi tabi!
Uyuşturucu mesela...
-Gençliğin “rol modeli” Tarkan ve bazı ünlüler torbacı takibi ile enselendiler.
Veya cinayet...
-Garipoğlu, Münevver’i nasıl kestiğini bu duruşmada da anlatmadı.
Trajedi...
-Kim bilir kaça çıktı kömür rekoltesi ile kömür olan işçilerin oranı?
Sefalet...
-Tekel işçileri giderek bitiyorlar, aybaşında saldırıya geçecek çevik kuvvetin elinde kalacaklar.
Korku...
-Kim dinlemeye takıldı, kimin için imzasız ihbar mektubu yazıldı?
Gerilim...
-Generaller gözaltında.
Vs...
Bunlarla yaşamayı öğrendik de; iki paralık zevkimiz vardı be...
Futbolda en azından “ülkenin bir kısmını bedbaht etmeyecek” bir iki netice. Yani uluslararası başarı.
Her şeyi yapmadık mı? Maça gelinceye kadar “teknik, taktik, fizik, kimya” diye teknik direktör kursundan mezun olmadık mı?
Razıydık.
Belki Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Kupası’nda tur atlar. Bayraklar, flamalar, biraz gülümserdik milletçe. Teneffüse çıkardık. Konu değişirdi.
Ne kaldı elimizde?
Yazıklanma...
İmza; Futbol adına Fenerbahçe ve Galatasaray.
İşgüzarlık etmesin büyük kulüplerimiz... “Kötü haber” istemediğimiz kadar var. Üstelik bedava.
Bu ülke, televizyona bakarak ayda 400 milyon dolar ödüyor futbola. Stada giderek bir o kadar... Ivır zıvır satın alarak bir o kadar daha. Sponsor, Devlet ayrı.
Yemiyor, yediyoruz futbolu.
Evlat kadar seviyoruz futbolcuyu.
Teknik direktör Karun, yönetici ilah gibi.
Bir günlüğüne, sadece bir günlüğüne hayal kurmak hakkı değil mi vatandaşın?
Sanki yetmedi gündem; Galatasaray’dan elimizde “UEFA Mafyası” tartışmaları, Fenerbahçe’den “takım içi kaos” korkuları kaldı.
Kısa ve kestirme söyleyelim. İkisi de görevini yapamadı.
Evet... Görev!
Türk insanının sevgi, özveri ve yaklaşımı göz önüne alındığında kulüplerimizin görevlerinden en büyüğü, sokaktaki adamı mutlu etmektir.
Biz tuzu kuru-kanı koyu Avrupalı değiliz ki, tiyatro gibi izleyip keyiflenip mutlu sıcak yuvamıza dönelim. Evde boş tencere bekliyor pekçoğumuzu. Sokakta tatsızlık, gündemde uyuşturucu, cinayet, trajedi, sefalet, korku, gerilim bekliyor.
Futbol da beceremeyince, çare tükeniyor.
Sayın Arınç’ın jargonuyla Fenerbahçe’ye “tuh”, Galatasaray’a “yuh” diyecek halimiz yok tabi.
Sadece kulüplerimize “sorumluluklarını” hatırlatıyoruz.
İmkan varsa, ortam varsa, ihtiyaç varsa ve dev gibi kulüplerimiz başaramıyorsa, içinden çıktıkları toplumun gündemine yeni hüzünler eklemek yerine oturup çaresine baksınlar.
Olmadı, sussunlar.
“Hakemdi”, “sakatlıktı”, “şanstı” diye bize yeni karamsarlık kapıları açmasınlar.
Özür dilesinler yeter.
Paramızla, sevgimizle, sorunlarımızı zenginleştirmek değil, bir yudum mutluluk istiyoruz. Çok görmesinler.