Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsmail Kartal’ın yıkayıp ütülediği “Büyük Takım Kostümünü” yeniden üzerine geçirmiş ve çok da yakıştırmış bir Fenerbahçe vardı “can derdindeki” Rizespor karşısında.
Zaten “takım” olması bile yetiyordu Fenerbahçe’nin... “Büyüklük” kumaşında vardı.
İşte bu “büyük takım” markasıydı köşeye sıkışmış rakibini çaresizlikten saçmalığa yönelten ve maçı en başından çığırından çıkaran.
Haksız değildi Rizespor... En zor zaman, en amansız rakipti Fenerbahçe!
15. saniyede gol tehlikesi yaşayan Rizespor ilk dakika dolmadan on kişi bırakan bu endişeydi. Eksilip son ümidi tükenince, daha da çıldırdı Rizespor.
Sekiz dakika sonra kaçınılmaz golü yedi. Evet... Rizespor’un yediği goller kaçınılmazdı. Çünkü ne hocası farkındaydı Fenerbahçe’nin ne de futbolcuları. Çılgınlık ancak çığlıkla sona erebilirdi futbolda.
Kimse eline ayağına hakim değildi artık Rizespor’da... Devre bitmeden oyuna Alper’in yerine giren Mendes’in Fenerbahçe’ye hediye ettiği penaltı geldi. Tipik bir kontrolsüz savunma.
İlk devrenin uzatma dakikalarında ise ikinci penaltı, üçüncü gol... O da aynı çaresizlikten. Serdar Dursun’un gol kralı olmasına çalışıyordu sanki Rizespor.
Sebebi; Fenerbahçe’nin yakaladığı çizgi... Yani, fizik ve organizasyonu gittikçe yükselen, yetmezmiş gibi takım halinde savunup hücum eden, uyumlu/oylumlu Fenerbahçe, Rize’ye kesin favori olarak gitmişti... Sahadaki mücadeleyi sıra dışı hale getiren eksik rakibi karşısında kararlılığından, disiplininden ödün vermeden sürdürüyordu oyununu. Savunması öne çıkıp dönen topları topluyor, forvet hattı mevkisiz ve takip edilemezdi. Sürekli değişiyorlardı.
Düşme hattından kurtulması Fenerbahçe galibiyeti ile başlayacak bir mucizeye kalmış eksik Rizespor’un sertlikle saçmalığın sınırını belirlemesi çok zordu.
İkinci yarıya Osayi ve Mert Hakan yerine, Arda ve Nazım ile başladı İsmail Kartal. Neyse ki, soyunma odasından biraz “ikazlı” çıkan Rizesporlu futbolcular Arda’yı sakatlamadı.
Yahu adamlar “savaşıyorlardı” ilk yarı, ne işi vardı askerlik yaşına gelmemiş çocuğun sahada? Sadece Serdar Dursun’un üçüncü, Fenerbahçe’nin dördüncü golü ile Valencia’nın beşinci golünde rolü oldu Arda’nın ve bu badireden ucuz kurtuldu.
6. galibiyetin 6. noktasını ikinci yarı Osayi’nin yerine giren Nazım koydu ve maç bitti.
Sonuçta deplasman falan dinlemedi Fenerbahçe, sezonun son çeyreğinde yakaladığı istikrarın, performansın ve kurgunun gereğini yaptı giderayak ezberlenen futbolcularıyla. Geçen haftadan farkı, takımın olmazsa olmazı cezalı İrfan Can’dı; o kadar.
İşte bunun adı “istikrar”.
Hem de rüyada görülse inanılmayacak Crespo/Zajc/ Mert Hakan merkezli, icat edilmiş sağ/sol bekli, Mesut’suz, Ozan’sız, Gustavo’suz bir istikrar. Arda mucizesi ekstrası.
Mimarı kim?.. İsmail Kartal.
Son altı maçını da kazanıp dün akşamdan itibaren kalan dördün hesabına başlayan Fenerbahçe’nin “İsmail Kartal Rampasındaki” fantastik ve kritik “geri sayımı” olaydır aslında.
Fenerbahçe’de yakın geleceği, bu son dört rakam belirleyecektir.
NASA Fırlatma Merkezi gibi... Antep(3), Beşiktaş(2), Karagümrük(1)... Her şey yolunda gidip Malatya maçında “sıfır” dendiğinde, Fenerbahçe göğe mi yükselir, ilk metrelerde bütün emekler heba mı olur?.. Başkan’dan başka kimse bilemez bundan sonra.
Artık onun için de çok zor kendi dönemine ilk “10 maç yenilmezlik” unvanı taşıyan hoca hakkında karar vermek.
Büyük bir olay var eşikte. Fenerbahçe “başarmış” hocayı gönderip ithal hoca alsa bir türlü, yeni sezona “emanetçi muamelesi” yaptığı teknik direktör ile devam etse bir türlü.
Ne yaman çelişki... “Geri sayımda” bir hata olup her şeyin ertelenmesini umacak neredeyse “bir kısım” Fenerbahçeli!..