Lafı dolandırmadan yazayım; Fenerbahçe’nin turu “kolaylayıp” geleceğini, Galatasaray’ın “zora sokup” rövanşta geçeceğini tahmin ediyorum ben!
Neden?..
Çünkü bir Avrupa sınavına daha hazır Fenerbahçe.
Galatasaray ise henüz çözülmemiş “bilmece”...
Ama “neden” sorum, sadece Fenerbahçe ve Galatasaray’ın tur şansına ilmekli değildi.
Kendimeydi biraz da:
“Neden yazıyorum bunu ben” manasında.
Kale direği ve top yuvarlaksa... Direğe giden bir topun milimetrenin onda birine göre açı alması ve dönüşünde ağlardan topu vuranın burnuna kadar her türlü noktaya isabet etmesi muhtemel bir vakaysa... Geçin kale önünü, sahanın her çimeni üzerinde binlerce, sahanın tümünde milyonlarca ihtimal kurguluyorsa bir maçı...
Ne kadar acı, yazı yazan insanların kehanette bulunmak zorunda kalması.
“Hakemin baldızı Sırpla evli, öbür hakem Türk ortaklarından kazık yedi”!
Komedi...
“Tek ön liberoyla Rumal Feneri’ne toslarsın”!
Veya, “sağ lastiğin patlaksa yol alamazsın aslanım”!..
Feci...
Lakin, arz/talep meselesi. Beklenen budur bizden.
Kaytarma yolları da var tabi... Her takımın avantaj ve dezavantajlarını düzgün cümleler içinde sıralarsınız. “Yener, ama beraberlik ihtimali de yok değil; yenilirse de şaşırmayın” cinliği ile noktalarsınız.
Hiç bana göre değil. Lafa “don lastiği” muamelesi yapamıyorum ben.
Öyleyse...
Alem böyleyse...
Tahminimi yazarım:
“Fenerbahçe turu kolaylayıp gelir, Galatasaray zora sokup rövanşta geçer”!
Neden?
“Sana ne... Mecbur muyum belgelemeye. Güveniyorsan kabul et, inanmıyorsan okuma” denmiyor tabi.
Devam edelim.
Aslında bugün hangisinin işi kolay olmalıydı?..
Galatasaray’ın.
Çünkü Fenerbahçeli futbolcular ilk kez tribün basıncı yiyecekler. Ayrı ayrı çok daha derinlere dalmış olabilirler. Ama hep birlikte ilk defa Partizan seyircisi önünde nefessiz kalacaklar...
Maç iki hafta sonra olsa, Galatasaray güle oynaya çıkacaktı belki. Lakin şimdi iş ciddi. Ne hoca rüştünü ispat etti, ne eskiler hazır ne de yeniler yerlerine yerleşti.
Oldu mu?
Benden bir daha böyle şeyler beklemeyin.