Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Ezeli rekabet, Ebedi dostluk” kozunu ne zaman atarız masaya?
Bayramdan bayrama... Veya Fenerbahçe-Galatasaray derbisi arifesinde...
Hele şampiyonluğu o derbinin skoru tayin edecekse!
Ümitsiz ve biraz da endişeyle “aman ha” deriz ikisine de:
Rakipsiniz ama dostluğu unutmamalısınız... “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” bilesiniz. Biriniz olmazsa, diğerinizin yaşamı ne kadar sıkıcı ne kadar tatsız olacaktır düşünün hele!
Açıkçası bir kulağından girer öteki kulağından çıkar Fenerbahçe’nin.
Duyar ama duymamazlıktan gelir Galatasaray.
Çünkü ikisi de hedefe kilitlenmiştir... Gerilimden motivasyon umarlar. Artsın diye denklemin “rekabet” kısmını pompalarlar.
Oysa... “Ezeli rekabet - Ebedi dostluk” kavramının ete kemiğe bürünmüş halleri yaşanır bazen.
Gün olur, birinin varlığı bile diğerine yeter.
Komşunun küllerini öpesi gelir insanın.
Mesela bugün!..
Büyük Galatasaray, koskoca Fenerbahçe... Sallanıp da yıkılmıyorlarsa eğer, birbirleri sayesinde.
Bakınız, Fenerbahçe “tarihinde” değilse bile “Aziz Yıldırım’lı tarihinde” en kötü sezonunu geçiriyor puan açısından.
102 yılın en iyi imkanları, 10 yılın en kötü sezonu.
Tribünde bir avuç isyankar ile titrek sesle başkan adayı olabileceği sinyali veren birkaç kişiden başka ne var?
Neden?..
Galatasaray daha beter çünkü.
Brezilyalı bir yıldızı önce “adam etsin diye” sonra “oynatsın diye” en sonunda “ya adam etsin ya kovsun diye” üç teknik direktör getiren, lakin Brezilyalı yıldızı da has Galatasaraylı Hocası’nı da ziyan eden, maaş ödemek için sattığı adamın boşluğundan devamlı gol yiyen bir takım var karşımızda.
Ne oluyor peki?
Hiçbir şey... Ali Sami Yen’in kapısında beş tane çocuk bağırıyor o kadar. O da yurtdışına tüyen Lincoln’e sevgi gösterisi!..
Acaba Fenerbahçe çözülmez bir bilmece değil de futbol fırtınası estiren şampiyon adayı olsa Galatasaray’daki kaos bu kadar makul karşılanabilir miydi?
Veya Galatasaray... Puan cetvelinin üst katlarında ve “Kadıköy yolunda” kalabilseydi, mamur ve müreffeh Fenerbahçe cumhuriyeti Lübnan’a dönmez miydi?
Bırakın şampiyonluğu, Kadıköy’deki UEFA finali ihtimali bile yeterdi... Laf olsun diye söylemiyorum; Şükrü Saracoğlu’nda yerli bir otomobil parası ödediği kombine koltuklarını Galatasaraylı UEFA finalinden önce yakmayı ciddi ciddi düşünen çok ciddi “ceo”lar biliyorum ben.
UEFA zirvesini Saracoğlu’na taşıdı diye Aziz Yıldırım’dan sıtkı sıyrılan Fenerbahçeli az değildi.
Fakat herkesin kemikleri yumuşadı şimdi.
Galatasaraylılar üzgün ama “elle gelen düğün bayram” diyorlar. Fenerbahçeliler kendi hallerine ağlayacaklarına Galatasaray’ın yanan Kadıköy biletine gülüyorlar.
İyi ki Fenerbahçe var... İyi ki Galatasaray var...
İyi ki “beterin beteri” var.
Ebedi dostluk olmasa da “kaos dayanışması” diyebilirsiniz buna.
Ya da “felaketdaşlık”!
Her ne haltsa...
Futbolun kavgacı suratından hoşlanmayan biri olarak, iki büyük takımımızın birden çökmesi birinin çökmesinden iyidir bence.
Hem birbirlerinin kıymetini anlıyorlar hem de gürültü olmuyor.