Tam dediğimiz gibi... Fenerbahçe “evlat”, “dost” veya “sevgili” ötesi bir şey haline geldi. Fenerium’un kapısında kuyruk oluyor insanlar. Şarkılar, marşlar, sloganlar eşliğinde cebinde ne varsa kasaya bırakmayı bekliyor.
Hani “Fenerbahçe Siteleri” dikecek olsanız topraktan/maketten girecekler.
Nerede kaldı bizim insanımızın girişimciliği?..
Talep var. Arz kısıtlı.
Fenerium’daki kalemler kesmiyor insanları.
Mesela bir AVM’nin kapısında dev bir Fenerbahçe bayrağı ve yazı:
“Bugün ciromuzun yüzde 10’u Fenerbahçe’ye”!
Garanti ikiye katlanır alışveriş.
Veya Fenerbahçe reyonları, alışveriş “tır”ları... Yüzlerce üründe Fenerbahçe’nin markalaşması ve kalıcı olması mümkün şu sıralar.
Fenerium’da tişort satmak, kükremiş selin kıyıya attığı balıkları toplamak gibi bir şey. Gardıropta yer kalmayınca bitecek.
Hem her Fenerbahçeli ancak bir şapka takar, bir tişort giyer. Diyelim ki, 50 kere alışveriş etti Fenerium’dan... Nereden belli “çok fedakâr” olduğu?
Harcadığına göre “vefa rozeti” falan olsa bari.
Diğer kulüplerin kıskanmasına gerek yok. Açıkçası, Fenerbahçe’de “olağanüstü durum” var. Kulüp avukatlarıyla, takımıyla bu yeni duruma yeni yeni adapte oldu.
Ama Fenerium’da da olağanüstü durum var. Üstelik keyifli bir durum...
Nerede talep coşkusunu aynı coşkuyla karşılayacak arz?
Söndürmeyin Fenerbahçeli’nin ateşini. Açın “evladına”, “dostuna”, “sevgilisine” yardım kapılarını.
Trabzonspor’a “Hepsini al” geldi
Şimdi Trabzonsporlu olmak vardı gözünü seveyim!..
En derin moral kırıklığı yaşanan sezon ardından, tam da kan ağlarken, dengesi bozulmuş ve zor toparlanacak bir yol tutturmuşken, resmen “Hepsini al” geldi Trabzonspor’a.
Daha doğrusu “Hepsini Trabzonspor’a ver”!..
İlk “Noel Baba” UEFA...
Yeşilçam senaristlerinin bile cesaret edemeyeceği macera sonunda Şampiyonlar Ligi Fenerbahçe’den alındı Trabzonspor’a sunuldu.
Ardından Başkan’ın yurtdışı yasağı kaldırıldı ki, Trabzonspor’un soruşturma dışı kaldığı ile eş anlamlı.
Ve son müjdeyi Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç açıkladı:
“Avni Aker Stadyumu’nun, Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi’ne hazır hale getirilmesine yönelik çalışmalar için toplam 6 milyon lirayı Trabzon’a ve Trabzonspor’a aktaracağız”
Allah “Yürü ya kulum” dedi galiba Trabzonspor’a.
Bundan iyisi kaymaklı hamsi yani...
Beşiktaş, Tel Aviv’e karşı
Bakalım “siyaset futbola ne kadar karışıyor”?..
Bakalım Avrupa Ligi’nde, Maccabi Tel Aviv takımı ile eşleşen Beşiktaş’ı “İsrail gerginliği” yüzünden “harcayacak mı” Türk Diplomasisi?
Beşiktaş’ı yönetenler, İsrail ile Türkiye arasındaki politik krize rağmen maç oynanacakmış gibi hareket etmeye devam ediyor.
Çok da iyi yapıyor.
Futbolun siyasetin dışında tutulmasına özen gösteren aksi halde sert yaptırımlarda bulunan UEFA’nın kuralları tepede duruyor Damokles’in Kılıcı gibi.
Sadece “Savaş Durumu’nda” ve “gidilecek ülkedeki güvenlik sorununda” istisna var ki, ikisinden de Allah korusun.
Zaten Türk Takımları ile UEFA arasında bir soğuk savaş var.
Yine “futbol ikinci plana düşmek yolunda” futbolda!
Dokuz insanını öldürmüş ülkeye Dışişleri Bakanı tarafından adeta nota verilirken, sporun dostluk ve centilmenlik unsurlarını canlı tutmak, milli duygular ile milli çıkarlar arasında kulüp çıkarlarını da gözetmek, ülkelerarası gerginlikle sahaya çıkmak, yukardan gelen telkinleri göğüslemek, zor iş!
Neyse ki, Beşiktaş’ın “Beşiktaşlılık duruşu” diye bir avantajı var.