İnanılmaz ama olsa olsa “taraftarlık”la izah edilebilir!.. Başka türlü her izah, hakaret içerir ki, bizim haddimize değildir.
Bakın;
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, genel kurul kürsüsünde üstelik de “Kulüpler Birliği Başkanı şapkasıyla” konuştu;
“Maalesef Fenerbahçe’mizin adı herkesten çok geçiyor. Reyting uğruna gündem yaratmak için hep Fenerbahçe adı geçiyor” dedi.
Bu cümleye Beşiktaş’ın elektronik ortamından tepkiler geldi!
Neden?
“Vay sen nasıl ‘Fenerbahçemiz’ dersin”?
Yakalamışlar galiba Yıldırım Demirören’in aslında Fenerbahçeli olduğunu!!!
Yahu, Başbakan Edirne’de konuşurken, “Benim vatandaşım, Edirne’li kardeşim” diyince Kasımpaşa mı isyan eder, İstanbul mu, parti mi, öz kardeşleri mi?
Eli kulağındadır; yakında Fenerbahçeliler de bağırır:
“Biz senin Fenerbahçe’n değiliz”...
Futbol denilen iş ne kadar dar bakışlara ipotekli, ne kadar tehlikeli.
Genel Kurul delegelerine, kulüp başkanlarına, yöneticilerine kızıyoruz ama böyle “kıskaçta” bu kadar “baskı” altında insanlar nasıl düşünsünler Türk Futbolu’nun menfaatlerini?
Galatasaray emin ellerde!
Olağanüstü Genel Kurul’un artçıları devam ediyor.
Ayar bozuldu bir kere... Çorap söküğü gibi gidiyor!..
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, 32. Gün’de Mehmet Ali Birand’ın sorularını yanıtlarken, muhteşem bir tespitte bulundu, Galatasaray ve Hükümet arasının şeker renk olmadığını şöyle anlattı:
“Galatasaray’ın 25 milyon taraftarının hemen hemen 20 milyonunun ona oy verdiğini tahmin ediyorum. O yüzden bu noktada Başbakan’ın bizimle bir sorununun olduğunu sanmam.”
Gerisini yazamam!..
Bunun içinde istatistik bilimini inkardan başka kulüplerden muhalefet odağı yaratmaya kadar her türlü absürtlük var.
Sayın Başbakan’a bile haksızlık; oy vermeyene problem gözüyle mi bakıyor o?
Tek doğru; bir ülkenin hükümeti/başbakanı ile bir ülkenin kulübü arasında sorun olamayacağı, olmadığı.
Tabi yoktur.
Neden olsun sayın Başbakan’ın Galatasaray ile sorunu?
Asıl sorun; rakamlarla sayın Aysal arasında.
“Hesap işini” bilemem... Onun dışında Galatasaray emin ellerde.