Bu aşamaya geldikten sonra ne bekliyordunuz yani?.. Galatasaray, “Kızdırmayalım Aziz Bey’i” deyip sus pus mu olacaktı?
Trabzonspor, geri adım atıp üç maymunu mu oynayacaktı?
Fenerbahçe durup “Ne yapıyorum ben” diye soracak mıydı yoksa?
O çizgi aşıldı.
El ele, hep birlikte aştılar kravatlı adamlar.
Artık hiçbir şeye şaşırmanın alemi yok.
Şaşırılması gereken, yönetici denilen zat-ı muhteremlerin sorumsuzluk katsayıları.
Açık söylüyorum, yeryüzünde “yön verdikleri kitleleri” bu kadar birbirine düşüren futbol liderlerine ancak Afrika’da ve Orta Amerika ülkelerinde fırsat bırakılır.
Onların bile “riskleri” çok daha ağırdır.
Hiç ders almıyoruz ki, resmen başladı -kim bilir kaçıncı- futbol savaşı.
Hem de “asıl kaybedecek olan” futbol kitlelerinin alkışlarıyla!
Yazık ya...
Savaş, “fillerin itişip çimenlerin ezildiği” bir şey işte... Bir siyaset. Hatta cinayet.
Tek gerçek:
Yönetenler ölçüyü kaçırınca, bedel rütbesiz askerler tarafından ödenecek!
Geçen hafta itibarıyla ilan edilmiş futbol savaşının kurbanları kimler mi
Olacak?
Lig başlasın hazır olun haberlere:
“İki takımın taraftarları kapıştı, yoldan geçen çocuklu ev kadını yaralandı”.
Veya;
“Futbol kargaşasında kalp krizi geçiren emekli”!..
Uydurmuyorum. Benzerleri yaşanmadı mı?
Şimdi savaş çığlıkları atan yönetici takımı ne kadar üzgün duracak değil mi o günlerde? İtidal ve sükunet telkin edecekler ağırbaşlı fotoğraflarıyla.
Ve kimse sormayacak:
“Siz çıkarmadınız mı bu savaşı”?
Ne sorması?
“Kulübümüzün haklarını sonuna kadar savunan kahraman” yazılı heykelleri hazırlanıyor olmalı.
Çare tek: Bu yönetici profili rafa kaldırılmalı.
Melo değil GS?bitti
Yaşasaydı Aynştayn bile çözemezdi Melo işini... Bir kişi aynı anda hem “var” hem “yok” olabilir mi?
Çat burada çat kapı arkasında!
Hem geldi hem gelmedi.
Uçtu, kondu.
Suya düştü.
İnek içti.
Sahnede kaybolup sandıktan çıkan Mandrake’nin asistanı gibi.
Gazeteyi açıyorsunuz “Melo Galatasaray’da”. Televizyona bakıyorsunuz “Melo’dan vazgeçildi”.
“Terim bastırıyor”, “Terim de pes etti”.
“Aysal uğraşıyor”, Aysal olmasa da olur dedi”.
Üstelik aynı gün veya bir gün arayla...
Üstelik 15 gün boyunca... Aynı esrarengiz tarzda.
Kabus sanki.
Melo oluyor-olmuyor ama asıl olanlar Galatasaray’a oluyor.
Adam “Çocukluk ediyor” diye twit yazmış Başkan’a!
Sanal ortamda Galatasaray Başkanı’na, Galatasaray’ın milyonlarca euro ödeyip alacağı futbolcu zıpırlık ediyor; Galatasaray hala para denkleştirmeye çalışıyor beyefendinin lisansı için.
Hayret...
Ve “prensipleri” ile övünen Galatasaray’ın daha geçen yıl takım arkadaşını dövünce kovulması gereken bir futbolcu bu Melo.
Ne o... “İşe yarayabilirmiş”!..
Evet yarıyor!..
Ama başkalarının işine.
Galatasaray’ın dertsiz başına dert olarak. Kimyasını bozarak. Verim ve disiplin dengesini ayaklar altına alarak.
Fatih Terim’e onu Fatih Terim yapan duruşunu unutturarak.
Başkan Aysal’a başarı için Galatasaray değerlerini ıskalatarak.
Değer miydi?