Yılın son günü, sempatik laflar edip iyi temennilerde bulunmak lazımdı, ama “bu gidişin sonu kötü”!..
Şike’den de kötü açıkçası.
Şike varsa cezası verilir, yapanlar tasfiye edilir, acılar çekilir, ama sonunda geride kalır, küllenir hiç olmazsa.
Bu iş başka...
Zaten yakın geçmişi kavga gürültü, dostluğu pamuk ipliğinden tek kat örülü Galatasaray ve Fenerbahçe, fena halde karşı karşıya.
Hem de tarihte olmadığı gibi...
Galatasaray Yönetimi, Fenerbahçe taraftarına karşı!..
* * *
Şimdiye kadar taraftarlar kapıştı, yönetimler birbirine horozlandı, ama böylesi ilk defa.
Yanlış mı?
Siz, yaşadığımız “imaj” çağında “gerçek” farklı olsa da hangisinin “geçer akçe” olduğunu bilmiyorsunuz galiba.
Anlatmak istediğiniz karşınızdakinin anlamak istediği ile sınırlıdır ve maalesef birçok aklı başında Galatasaraylı bile Sarı-Kırmızılı Yönetim’in mücadelesinden ürkmekte/çekinmekte/ korkmaktadır.
Çünkü “husumet”in kitleselleşmesi ve kurallaşması var bu işin sonunda!
* * *
Galatasaray istediği kadar haklı olsun, istediği kadar etik değerleri savunsun, istediği kadar Türk Futbolu’nun yarınını korusun ve TFF için kullandığı “yetersiz” sıfatı istediği kadar doğru olsun, TFF’ye ve 58. maddenin tadiline karşı verdiği mücadeleyi Fenerbahçeliler nasıl algılıyor o önemli.
Gün gelecek, her şey bitecek.
Geriye “Galatasaray bizi düşürmek için ne biçim mücadele vermişti” şeklinde bir “kin” kalacak Fenerbahçeliler’in zihninde.
Evet “kin”!..
* * *
Fenerbahçe düşse de düşmese de önemli değil. Artık ok yaydan çıktı ve zarlar atıldı.
Galatasaray belki etik anlamda doğru davrandı ama dozunu ayarlayamadığı için futbolun geleceğini bitmez tükenmez “tribün nefretinin” kucağına attı.
Nasıl olmalıydı peki?
Genel kurulu protesto eder, katılmayabilirdi Galatasaray.
Katılır, 58. maddeye dokunulmasını reddedebilirdi.
Muhtemel kaosa “şerh”ini koyar, işine bakardı.
Bugün zehir zemberek demeçleriyle ne kadar etkili olabiliyorsa, yine o kadar etkili olurdu.
Yani, engelleyemezdi büyük bir ihtimalle...
Ancak, savunduğu tezin tersine karar çıkıp Türk Futbolu’nun başı derde girerse, “İşte öngörü sahibi kulüp böyle olur” diye Fenerbahçelilerin bile tebriklerini kabul edebilirdi.
Fırsatı kaçırdı.
Birkaç “şahin”, sayın Ünal Aysal’ın kulüpçülükteki acemiliğini, etik değerlere bağlılığını ve iyi niyetini kullanarak “güvercinleri” yedi Galatasaray’da...
O güvercinler ki, futbol barışı için vazgeçilmezdi.