Ya Fenerbahçe’nin yerinde olsaydı Galatasaray? Başkanı/yöneticisi tutuklu, şampiyonluğu ipotekli, kaptanı dedikodu kıskacında, taraftarın gözyaşları Başkan maskesi arkasında...
Veya Beşiktaş’ın?..
Kupasını yed-i emine, teknik direktörünü ve yöneticisini cezaevi müdürüne teslim etmiş, “vefa” ile “ferda” arasında kalmış durumda...
Hatta Trabzonspor’un?
Taban kızgın, tavan üzgün, takım şaşkın.
Niye olmasın.
Mümkündü.
“Operasyon mevsiminde” kupalara uzanan Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş’a, Galatasaray da katılsaydı, kirletilmiş büyük yarışın içinde olsaydı, Vatan Caddesi’nde halı gibi silkelenip Metris’te kurumaya asılan sarı kırmızı formalar görebilirdik pekala!
Kimse “Biz yapmayız” falan demesin.
Altı hafta öncesine kadar “racon” oydu.
Olaya “masayla/kasayla” katılmayan, şampiyonluk bir el mesafesinde dururken “etik”ten falan bahseden yöneticinin aklından şüphe edilir, olmazsa alaşağı edilir yerine “işi bilenler” getirilirdi zaten.
Galatasaray da denemiş olmalıydı!
Benim değil, en üst düzeyden Galatasaraylıların fikri bu.
Nasıl mı?
Finiş çizgisine yaklaşanlaşan eski yöneticilerin “gerekeni” yaptığını, bugünkü Galatasaray yönetimi kanıtlıyor zaten.
Belki suçlamıyorlar geçmişi, ama duruşlarıyla “Sağlam ayakkabı değildi” diyorlar seleflerine.
Fenerbahçeliler, Kızılırmak gibi konvoylarla Metris’e gidip eski yeni yöneticileriyle kulübün ve onu temsil eden başkanın arkasında sel olurken... Beşiktaşlılar neredeyse cezaevindeki Hoca’nın sözleşmesini “ömür boyu”na çevirecekken... Galatasaraylılar silip atıyorlar bir zamanlar “saatine kurban oldukları” başkanlarını.
Bir rivayete göre Adnan Polat “Monşer olmadığı için”miş...
Söylenti o ki, Galatasaray’da “mektepli-alaylı” hesabı görülecekmiş.
Ve daha bir sürü sebep...
Sebepler bir yana sonuç ortada:
Teşvik denilen illetin suç olmadığı yıllara ilişkin bir şüphe üzerine sorgulanan eski Başkan’ın yanında kimse kalmadı, her Galatasaraylı karşısına geçti.
Bitti mi?
Hayır.
Her aksiyonun bir reaksiyonu olacağı gerçeğinden yola çıkarak, Galatasaray’ın tarihi hesaplaşma günleri geldiğini söyleyebiliriz.
“Operasyonu” en hafif atlatanda en büyük hesaplaşma!..
En berbat sezonunu geçirmiş ve belki de bu yüzden “ucuz kurtulmuş” olmasaydı neler yaşanırdı acaba bugün Galatasaray’da?
Şortla gezen dayağı yer!
Beşiktaşlı voleybolcu Nurcan İbrahimoğlu’nun “otobüse şortla bindi diye” dayak yemesini “bir densizin işi” olarak yorumlamak ve 19 yaşındaki kıza “Geçmiş olsun” deyip işimize gücümüze dönmek mümkün mü?
Bence değil...
Bakın, topluma “temizlik” mesajı verecekseniz de en iyi yol spordur, “edep” mesajı verecekseniz de ekonomik de siyasi de insani de.
Nurcan’ın meselesinde, Türkiye’nin yeni “kıyafet kanunu” tartışmaya açılmış olmuyor mu?
“Şortla gezen dayağı yer”!
Dudağı patladıktan sonra Ayazağa polis merkezine giden Nurcan’la ilgilenmeyen görevlilerin duruma nasıl yaklaştıkları ortaya çıkmıyor mu?
“Sen de doğru giyinseydin evladım”!
Şişli Adliyesi Adli Tabipliği’nin genç sporcuya “darp raporu” vermemesi sizi korkutmuyor mu?
“Bizi yukardakilerle papaz etme kızım”!
Ben mesajı aldım.
Yaşasın spor.