Derbiye dört dörtlük hazırlanan taraf Galatasaraydı... Eski başkanlar, eski hocalar, eski yıldızlarla bir tek mesaj vardı ortada; “bugün bayram”...
Hani “derbiler pamuk ipliğine bağlıdır, minicik motivasyon farklarıyla kazanılır” derler ya, motivasyon değil “mecburiyet” koymuştu ortaya Galatasaray...
“Kazanılacak o kadar”... Çünkü bugün bayram...
Elbette ortamı istediğin kadar allayıp pulla, skoru sahadakiler yazacaktı.
Tek yabancısı Nonda olan Galatasaray, yedi yabancılı şampiyonlar ligi çeyrek finalistine adım attırmadı ilk yarıda.
Evet... Her kim ki, Fenerbahçe kötü oynadı diyorsa, inanmayın... Oynatmayan Galatasaray’dı.
“Oynatmayarak oynamak”... Futbolun en kısa tarifi bu olmalıydı ve en azından bir devre uyguladı ev sahibi. Galibiyet de o sırada.
Sadece kendi yarı alanında mükemmele yakın alan savunması yapmıyordu Galatasaray. Top rakipteyken bu savunmayı orta sahaya, hatta rakip sahaya taşıyordu. Resmen çıkamıyordu konuk takım. Çıksa hatalı pasla topu kaybediyordu.
Hamle üstünlüğü
Orta saha kalabalığı Galatasaray’a yaramıştı, mimarları her topa basan Ayhan, Sabri ve Arda’ydı. O kadar ki, Fenerbahçeli bir futbolcu topla 10 metre ilerleyemiyordu.
Bu Galatasaray üstünlüğü 60’lı dakikalarda Fenerbahçe Semih’le forvetleri çiftleyinceye kadar sürdü. Üstüne, Hakan Şükür’ün VIP kontenjanından oyuna girmesi ve takımın uç noktadaki eli ayağı Nonda’nın çıkarılması, Galatasaray lehine bozulmuş dengeyi biraz olsun düzeltti.
İlk 45 dakikada top ve Fenerbahçeli sadece iki kez buluşabildi Galatasaray ceza alanında. Son 20 dakikada ise haddinden fazla... Lakin bu sefer Galatasaray savunmasının hamle üstünlüğü bozuyordu Fenerbahçe planlarını. Servet ve Hakan baltalıyordu resmen.
Asla yanıtı verilemeyecek sorulardan bir tanesi de Maldonado yerine Selçuk olsa, tatlı sert tavrı ile özellikle ilk yarıdaki Galatasaray fırtınasını biraz olsun azaltabilir miydi acaba?
Başka sorular da kaldı Ali Sami Yen’de... Maçın beşte dördünde topla kendi alanında buluşabilen Alex’i ileriye taşıyabilecek planı yok muydu Zico’nun? Ön liberonun alanını kullanan Alex’ten yararlanmak mümkün müydü?
Kaleci Volkan sakatsa neden devam ediyordu?
“Hocası yok” denilen Galatasaray’a zekice oyunu kim dikte etmişti?.. Falan...
Gole gelince... Doğrusu Galatasaray’ın çabaları ve emekleri ile örtüşmeyen bir kolaylıktaydı. Bence gol yiyeceğini ilk sezen Fenerbahçeli Volkan’dı... Kasık ağrısı bilinçaltının yarattığı bahane miydi yoksa?
Sorular bir yana Bayram Galatasaray’ındı.
Büyük işti bu galibiyet.
Bu şartlarda büyük iş.