Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerilimden motivasyon sağlarsın... Ama fazla gerersen koparırsın. Önce kupadan, şimdi ligden, yarın UEFA’dan.
Galatasaray’ın başına gelenler, taa en “yukarıdan”!.. Cezalı duruma düşmüş Lincoln, adeta sinir hastası haline gelmiş Baros, eliyle ayağıyla konuşan Sabri, her hamlesi penaltı kokan Servet, sürekli itiraz eden Ümit Karan ve diğerleri...
Fizik bitmiş, kimya bozuk... Pervasız ve gamsız sahadaki halleri. Nereden alıyorlar bu cesareti?..
Sürekli hakemleri suçlayarak onları “şımarık evlat” haline getiren yönetim kurulundan.
O zaman... Antalyaspor tarih yazdığında şaşırmayacaksın.
Sonuç olarak sinirlerin laçka, gücün yok, kulübeden de bir yaratıcılık gelmiyor... Kader açısından rakibe bağlısın.
Maça gelince... Aslında çok daha zevkli olabilirdi doksan dakika. Lakin futbol bir “hatalar” oyunuydu ve hem Antalyaspor, hem de Galatasaray hata yapmaktan kaçınıyordu. En azından ilk yarı kilitlenmiş gibi bir maçtı.
Herkes doğru kademeye giriyor, herkes iyi basıyor, herkes tehlikeli bölgeye giremeden durduruluyordu.
İyi mi oynuyorlardı? Hayır... Güzel miydi futbol?... Asla.
Az hata yapmaya çalışıyorlardı, o kadar.
Maçın üçte ikisi böyle geçti.
Kaleciyle karşı karşıya gelip kucağına atan Baros, aynısını tekrarlayan Zitouni gol yazabilse, daha ilk yarıda zevklenirdi belki maç. Ama olmadı. Önce kaleciler müsaade etmedi. İkisi de beş yıldızlık oynadı 60 dakika... Ömer’in beş yıdızı devam etti, De Sanctis’ten yarım yıldız kırıldı gol yüzünden.
Golün pasını veren Fatih Ceylan, maçtan önce haberini de vermişti:
“Rakip Galatasaray, herkes kendini gösterecek”!...
Gösterdiler de nitekim. Ama teknik direktör Mehmet Özdilek’in çizdiği sınırlarda. Oyun disiplini içerisinde. Takım olmayı başararak.
Galatasaray ise başka meziyetleriyle gösteriyordu kendisini. Adeta 11 yabancı... Her biri küçük dağların yaratıcısı... 60 dakika çene çalıp on dakika saldırıp, son bölümde çaresizliğin sessizliğine mahkum oldular en sonunda. Kulübede bir otorite de yoktu ki, konuşurken sustursun, saldırırken organize etsin, çaresizlikte çözüm üretsin... Kişiliği ile oynanmış Skibbe ne yapsın.
O zaman...
Dün kupadan, bugün ligden, yarın UEFA’dan uzaklaşmaya razı olacaksın.
Peki, Bordeaux maçına yansır mı bu çöküş?..
Orası belli değil. Çünkü Galatasaraylı futbolcular ne zaman ne yapacaklarına sadece kendileri karar verir!..
Özellikle, yabancılar Avrupa vitrini için ciddiyetlerini takınırsa, yeniden bir Galatasaray kıvılcımı çıkabilir ortaya. Aksi halde yangın var Galatasaray’da.