Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her zamanki patavatsızlığımla paldır küldür girdim konuya:
“Federasyon başkanlığınız vitrinmiş... Adınız değerlenecek ve AKP’den İzmir Belediye Başkanı adayı yapılacakmışsınız önümüzdeki yerel seçimlerde”!..
Anladığınız gibi sorum Futbol Federasyonumuzun İzmir eşrafından genç Başkanı Mahmut Özgener’e.
Yuvarlak masa şövalyeleri gibiyiz Bebek’te... Başkan Mahmut Özgener ve federasyonun değişmez ikinci adamı Lutfi Arıboğan davetimizi kırmamış, gelmiş.
Genel Yayın Müdürümüz Sedat Ergin düzeyinde karşılamışız. Bizler de masaya sıkışmışız.
Sonuçta bir davet... Tüm medya arasında davetine ilk icabet ettiği Milliyet’e ve duruşuna saygısını gösteriyor Başkan.
Şu patavatsızlıklarım olmasa!..
Demek istediğim açık... Sayın Özgener’in başkanlığa seçilmesinin bir Hükümet operasyonu olduğu dedikodularını getiriyorum masaya. İddianın gölgesinde, Özgener Federasyonu’nun geçiş dönemi olduğundan tutun, aslında hak edilmemiş bir koltuk tezine kadar bir sürü karanlık tuzak var.
Bunlar, futbol dünyamızda dolaşıp duran laflar.
Kırıntısı doğruysa, Mahmut Özgener ile ne futbolu ne federasyonu konuşmamıza, projelerini sormamıza gerek yok ki... Zaten reytingini artırmak için oturmuş oraya!.. Seneye olmayacak. Futbol Allah’a emanet!
“Hayır” diyecek elbet.
Nitekim, “Bunlar komik iddialar” diyor.
Benim ağzım durmuyor:
“Peki sizin böyle bir planınız yok... Ya günü gelince sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan yapmanızı isterse”?
Yanıt, Özgener Federasyonu’nun Hasan Doğan’ın ani vefatıyla yaşanan şoku atlatmak için “geçiş” dönemi olarak planlandığı şüphelerini yüreklerden kazıyacak kadar açık.
Hükümetin uydusu bir federasyon düşleyenleri yataktan düşürecek kadar sert.
“Reddederim, çünkü Türk Futboluna yapısal ve idari bağlamda büyük işler yaptı dedirtmek için geldim”
“Helal olsun” demek geçti içimden ama demedim.
Ağzımın tadı yerine geldi. Çünkü Mahmut Özgener’i “Başkanlık çıtasını yükseltecek” bir futbol adamı olarak değerlendirmiştim. Her başkandan iyi yönler vardı onda. Levent Bıçakçı’nın Avrupalılığı, Haluk Ulusoy’un kararlılığı, Hasan Doğan’ın proje adamlığı...
Siyaset destek mevcut muydu bilemiyorum ama siyasetin “köstek” olmak istemediğini anlayabiliyordum.
Kusuru neydi derseniz; yazayım... Çünkü kendisine de söyledim.
Açık sözlü ve dürüst olması. Her soruyu “aleyhime delil olarak kullanırlar mı” diye düşünmeden yanıtlaması.
Evet... Kendisine de söyledim ve yeteneklerine bir de “hazırcevaplık” ekledim:
“Biz kiminle ne kadar açık konuşacağımız biliriz”!
Tuttum ben Mahmut Özgener’i.