Her şeyden önce kendine saygı duymalısın!.. Mesela, “Ertuğrul Sağlam Beşiktaş’ı taşıyamadı” diye yazıyorsan, “Takım kötü oynuyor” diye konuşuyorsan... Ertuğrul Sağlam istifaya zorlanıp veda edince salya sümük ağıt yakmayacaksın.
Olmaz ya... Sana ve fikirlerine saygı duyup Hoca’yı değiştirdi yönetim; diyelim.
“Rezalet... Sen de istifa et”!
Yahu bürokrat değil “seçilmiş” insanlar yöneticiler. Yüz kızartıcı bir suç işlemiyorlar. Alt tarafı Beşiktaş Genel Kurulu’nun verdiği görev ve yetkiyi kullanıyorlar.
Beceremiyorlarsa sandıkta hesap verecekler.
“Eleştiri”nin şehveti bu. Eleştirdiğini eleştireni eleştirmek.
Asalete bakın:
“Sağlam’a en çok karşı olan bendim, ama bu gidişi beğenmedim”!
Neden?
“Lucescu ile görüşüp istifaya zorlamak hiç etik değil”!
Bekara karı boşamak kolay tabi...
* * *
At gözlüğünü çıkarın.
Kimlerin yüreği yandı Ertuğrul Sağlam veda edince?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı... Başbakanı... Spordan Sorumlu Bakanı.
Hakan Şükür bile Beşiktaş Yönetimi’ne salladı. Galatasaraylı futbolcu, Beşiktaşlı hoca için tavır koyuyor. Anlayın.
Var mı bu kadroyu “üzecek” eylemleri göğsünü gere gere gerçekleştirecek bir spor adamı Türkiye’de?
Sıkar!
Görüldüğü gibi, genç yaşında ve kısa kariyerinde hiçbir “adam gibi adama” nasip olmayan bir çevresi ve sevenleri var Ertuğrul Sağlam’ın!
Neden peki?
“Adam gibi adam”!
Vah zavallı ülkem... Zaruretler bile meziyet haline gelmiş demek ki...
* * *
Neyse.
Kolay mı böyle bir şahsiyete “Yaz istifanı, güle güle” demek.
Politika’nın “bizzat ilgilendiği” teknik direktörü gönderebilmek için biraz “politika” gerek.
Nitekim “ince iş” yaptı Yıldırım Demirören.
Sanki telefon denilen bir alet icat edilmemiş gibi, gitti Lucescu ile “çok gizli” görüştü. Cevval medyamızın bunu atlaması mümkün müydü? Duyuldu tabi. Ertuğrul Sağlam’a da istifa etmek kaldı.
Vay sen misin yapan.
“Nasıl gönderirsiniz genç hocayı”?
Sen demedin mi “Ertuğrul Sağlam’la olmuyor” diye? Ciddiye almışlar işte.
Yollaması güçmüş, arkadan dolanmışlar.
Sen ne diyorsan o olmuş sonuçta.
Gururlan... Ağlama.
Her şeyden önce kendine saygı duyması lazım insanın.
* * *
Gelelim Mustafa Denizli tercihine.
Var mı itirazı olan?
Haşa.
Neden yok peki?
Çünkü “bizden”.
Şimdi siz bunu da “milliyetçiliğe” bağlarsınız.
Yanılırsınız.
Ligin üçte biri bitmeden hoca değişiyorsa bir Türk hocadan iyi tercih olabilir mi? Futbolcuları tanır, sistemi ve eksiklerini bilir, rakipler ezberindedir.
Fenerbahçe’nin, hatta Galatasaray’ın muhtemel hoca değişikliğinde aynı yöntem tavsiye edilmelidir. Çünkü onlarda bir sorun yaşanıyorsa, tam da bu “yabancılık” yüzündendir. Bu saatten sonra yeni yabancı bir sezonun ziyanı demektir.
Beşiktaş’ın, Denizli ile şampiyonluğu kesin değil, ama Fenerbahçe ve Galatasaray değişiklik zorunda kalıp tercihlerini yabancı yönünde kullanırlarsa Trabzonspor’un özlemi biter.