Sevgili yorumcular... Ekrana kurulup, milyonların yüzüne karşı saçma sapan komplo teorileri yumurtlamak iyi hoş da; nelere mal olduğunu anladınız mı? Gördünüz Hakan Bingül’ü; elli bin kişiye bir “anons” yaptı, koskoca Fenerbahçe’nin değeri yüzde 25 düştü, taraftar küstü, “devrilmez” denilen Aziz Yıldırım düştü-düşecek.
Evet... O anons yapılmasa, aynı skor ve aynı sonuçla şampiyonluğu kaçırması durumunda, çoktan “mazur görmeye” hazırdı Fenerbahçe taraftarı Aziz Yıldırım’ı...
Belki biraz kırılır, burulurlardı, ama “Olsun” derler ve “Yıldırım dursun” diye devam ederlerdi.
Şimdi... Durum 2 Mart 2010 tarihinde Ters Köşe’de yazılan hale geldi. Tekrarlamaya lüzum yok, aynen koyuyorum:
Yıldırım ceketini alıp, gider mi ?
Sezon başından beri ayıp ettik sayın Aziz Yıldırım’a!.. En başta da ben! “Yeni şeyler söylemek lazım cancağızım”dan sonra, “eskinin eskisi” Daum’la sözleşme yapmak ne demekmiş...
Yahu, işine yarıyor mu/yaramıyor mu; sen ona bak! Hedefe uygun mu/değil mi?
Paranın da, karar organının da başındaki o. Yetkisini kullanır, sorumluluklarına katlanır.
Değil mi?..
Bitmedi:
“Üç yıl şampiyonluk sözü” verilir miymiş!..
Bana ne; üç yıl da verir, beş yıl da.
Bedelini ödedikten sonra.
Başarırsa, “betonu bırak kupaya bak” diye yolundan çevirenler tarafından “Fenerbahçe’nin altın anahtarı” ile “sahip” mi ilan edilir, “altın tacı” ile ömür boyu “imparator” mu seçilir, her neyse... İltifatların en büyüğü ona. Başaramazsa, alır ceketini köşesine çekilir.
“Bay bay Fenerbahçe”!
Evet... Anahtar cümle budur:
“Başaramazsa ceketini alır, köşesine çekilir”.
Durum, yavaş yavaş “vestiyere doğru” gelişmektedir.
Ö..“ceketini alıp gidecek midir” sayın Yıldırım?
Giderse...
Kendisine “çok ayıp etmiş” olacağız.
Söz vermiş, başaramayınca izzet-i ikbal ile çekilmiş bir lidere, zorlu mücadelesinde hep engel olmuş(veya öyle görünmüş), terslik etmiş(veya doğru ama acı söylemiş) adamlar olarak kalacağız...
Her ne kadar “muhtemel terslikleri işaret etmek” işimizin bir parçası olsa da.
Peki, hesapları tutmadığı halde çekilmezse...
Yine düşmanlar koyarsa taraftarın önüne.
Yine hakemlere günah keçisi muamelesi yaparsa.
Yine gerilimden medet umar ve futbolun altını üstüne getirmek pahasına sis bombaları atarsa etrafa...
Olmaz demeyin... Daum’u harcayıp Aykut Kocaman’la devam ederek “geleceğin planlarını” da yakarsa mesela.
Yani... Bizim “keşke üç yıl söz vermeseydin”, “Keşke Daum’u almasaydın”, “Keşke gaza getirenlere kapılmasaydın da bildiğin yolda sağlam gitseydin” derken yüreğimizin derinlerinde hissettiğimiz endişelerimiz, tek tek gerçek olursa.
“Seferberlik” ilan ederse Fenerbahçe’de. “Savaş durumu” ile birlik ve beraberlik sağlamaya çalışırsa.
Ki, görevini ve vaatlerini yerine getiremeyenlerin “istifa” etmesi gibi bir medeni kural yok sayılmaktadır bu memlekette ve sayın Yıldırım bizdendir!..
O zaman... Haklı olacağız.
Umarım mahcup oluruz.