Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dördüncü haftada Fenerbahçe’yi sürükleyenler hangi futbolculardı?
Önde Güiza... Arkasında Alex... Geride Lugano.
Roberto Carlos da terini esirgemedi hani.
Galatasaray’da?..
Kalede De Sanctis... Önünde Meria, onun önünde Lincoln ve en önde Milan Baros ile Nonda.
Kewell, her zamanki kaliteli Kewell’di...
Beşiktaş’a gelince... Çiftler giriyor devreye..
Zapatocny ve Sivok bir mucize...
Tello / Cisse idare eder...
Lakin ille de Nobre!.. Bobo ile birlikte...
Bu ne be... Hızlandırılmış yabancı dil kursu gibi.
*                *              *
Neyse... Beşiktaş’tan bir de “nazar boncuğu” var!
Serdar Özkan nereden çıktıysa, bir yabancı kadar etki yaptı galibiyete!..
Ekim’de milli maçlarımız var ya... Süper Lig’in dört haftasından bir “Türk” futbolcu çıktı; ne mutlu hepimize.
*                 *                 *
Sonra da diyoruz ki, “Milli Takım milletle yabancılaşıyor”!
Kaptan kol işareti yapıyor, teknik direktör küfür ediyor ama “alınganlık” edecek kadar “yakın” mıyız acaba onlara?
Bu “negatif” şovlar da olmasa, acaba Milli Takım’a zihnimizde yer ayıracak mıyız?
Yahu bu memleketi “Üç Büyükler” parsellemiş... 25’er milyondan 75 milyon taraftarlardan bahsediliyor ki, bu hesabı tutturmak için ülkedeki turistler bile Fenerbahçe / Galatasaray / Beşiktaş’a taraftar varsayılıyor.
Yemeksiz adam var kulüpsüz adam yok Türkiye’de.
Tamam... Kulüp sevdası renklere... Ama o renkler, sırtına konduğu futbolcu ile vücut buluyor.
En azından bir süreliğine, “renk” ve “futbolcu” özdeşleşiyor.
Nereden mi biliyorum?..
60 lira verip milli maçı seyretmeyen “futbolsever”, aşık olduğu futbolcunun formasına daha fazlasını ödüyor.
Bakın çevrenize... Alex’den, Lincoln’den, Bobo’dan geçilmiyor.
Futbol sevdası, “İstanbul Dükalığı” parantezinde ve hakimiyetinde bir meşgale...
“İstanbul futbolu” ise Laleli sokakları gibi; her milletten konuklarını kucaklıyor İstanbullu’dan önce.
*                 *                 *
Şimdi diyeceksiniz ki, “süper bir yerli çıktı da sevmedik mi”?
Ben de diyorum ki, nice “süper futbolcu adayı” Anadolu çocuğu, milyonlarca dolar verildiği için takımdan kesilemeyen yabancı yıldız yüzünden telef oldu. Bakın Semih gibi bir yetenek bekleyerek emekli oluyordu; tüm ısrarlara rağmen oynayamayan Kezman olmasa.
Daha niceleri önce Anadolu’ya sonra evlerine döndü.
Çünkü öncelik misafirlerde.
“Onları seyredeceksiniz, onları seveceksiniz” deniyor bize.
Lakin aynı taraftar, aynı zamanda Milli Takım’ı tutuyor... Veya tutması bekleniyor.
Futbolun “kulüp taraftarlığı” olduğu dikte edilen, idol olarak önüne huyunu/dilini bilmediği pahalı yıldızlar sürülen insanımızdan “Süpermen” kadar hızlı kıyafet değiştirmesi bekleniyor her milli maç arefesinde.
“Çıkar kulüp formanı, unut sevdiğin yabancıyı, ikinci sınıf muamelesi ettiğimiz futbolcularımıza tapın şimdi”!
Kolay olmuyor tabi.
Gittikçe “başka” bir takım oluyor Milli Takım.
Bizim takım belli... Yukarda saydığımız gibi.
Bir tek Serdar Özkan çıkmış dördüncü hafta İstanbul’dan. Onu da Fatih Hoca çağırmaz belki.
Boşverin milli maçı falan...Yeni gündemimiz Telegol’de açıklandı:
“Hagi mi daha iyi idi, Alex mi”?