Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İşte size bir itiraf!.. Futbol hayatı boyunca Hakan Şükür’ü en sık ve en sert eleştirenlerden biri benim.
Ne hayat görüşünü benimsedim, ne zekasını kullanma şeklini, ne de futbola “spor dışı fikirler” itelemesini.
Allahı var bir kere bile terbiye sınırını aşmasa da her ağzını açtığında bu köşeden sert bir yazı buldu karşısında.
Ama...
Bir gün bile “futbolculuğuna” laf etmedim.
En formsuz günlerinde, herkes yerden yere vururken, asla yeteneğini/golcülüğünü tartışmadım.
Çünkü aptal değilim!
Yapan meslektaşlarım oldu.
Onları da “Tükürdüğünüzü yalarsınız” diye ben yanıtladım.
“Her şeyi söyleyebilirsiniz, sahadaki eylemine laf edemezsiniz Hakan Şükür’ün”...
Büyük futbolcu, hep büyük futbolcu olarak kalır. Beğenirsiniz-beğenmezsiniz; iyi yapılan işe saygı duymak zorundasınız. Pusuya yatıp beklemek, ayağı sürtünce yüklenmek, toparlandığında sizi rezil etmekten başka getiri sağlamaz.
Hakan Şükür, bir nesil futbol yazarına büyük futbolcuların “futbolu hakkında” ileri geri konuşmamayı öğretti açıkçası.
Şimdi Quaresma...
Quaresma birkaç sene daha Beşiktaş’ta kalırsa, o da yeni nesil spor yazarlarına/yorumcularına büyük futbolcuların futbolunu ihtiyatla eleştirmeyi öğretecektir.
Evet... Quaresma’nın Beşiktaş’a neler kattığı değil konumuz... Bizim mesleği yapanlara ne kadar faydalı olacağı, ne kadar eğitici olacağı ve aslında olduğu.
Spor yazarına tribündeki adam gibi davranamayacağını öğretmesi.
Laf olsun diye, taraftara yaranmak için veya gaza gelip de Quaresma’nın futbol becerisini küçümsemek, işe yaramaz ilan etmek gibi gaflete düşerseniz; şişersiniz.
İşe yaramaz dediğiniz “Allah vergisi estetik”, maçın son saniyesinde dört-beş rakibi devirip sizi galibiyete taşır, yeteneği kıskandığınız veya anlamadığınızla kalırsınız ki, bir daha yorum yazmak/konuşmak zor olur.
Hakan Şükür’ün santrforluğunu eleştirenler için yazdığım gibi; tükürdüğünüzü yalamak zorunda kalırsınız en azından.
Size “sevimsiz geliyorsa” o başka... Sevimsiz diye yazın.
Gıcıksa gıcık deyin.
Ama Quaresma’nın topla sevişmesini pornolaştırmayın ve asla kişisel ihtiras olarak nitelemeyin. Top ona aşıksa, onun oynadığı takım her zaman bu aşktan yararlanabilir ve rakip, daima top tarafından reddedilendir.
Adamın ayak bilekleri bizlerin el parmaklarımızdan daha hassas ve usturupluysa, şov olarak değerlendirmek yerine karşınızdaki “harika”nın tadını almaya bakın.
Hep faydacı olmayın.
Mona Lisa tablosunun kime ne faydası var ki, ruhumuzu okşamaktan başka?..
Quaresma’nın Beşiktaş’a (bariz) katkısı bir yana..
Bizim mesleğe yaptığı ve yapacağı “hızlandırılmış yorumculuk kursu” katkısı için ayrıca teşekkürler Quaresma’ya.