Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hakemlik gazeteciliğe benzer!.. Bol şöhret, sınırlı para, büyük risk.
Para ile riskin ters orantısı mutlak da şöhretin kutupları muğlak.
Bir gün tanıyıp sırnaşan market kasiyeri, ertesi gün kredi kartınızı poşetlere doğru fırlatabilir... Ya maç yönetiminizi, ya yazınızı beğenmemiştir.
Her iki meslekte paraşütsüz çıkarsınız kamunun “gerdiği” Sırat Köprüsü’ne. Ki, o köprüyü siyaset sallar, kulüp sallar, tarikat sallar, yönetici sallar...
Futbolcunun eskisi/yenisi “potansiyel” düşmanlar....
Çıkar grupları, itibar meraklıları bazen “sizi”, bazen Sırat’ın “telini” yağlar... Altında aç kurtlar gibi bekler bazıları.
* * *
Gazetecinin ve hakemin olmazsa olmazları da aynıdır:
Eyyam intihardır... Kuralları bileceksin, sonuna kadar uygulayacaksın, ahlaklı olacaksın. İlişkilerinde özen, tercihlerinde dikkat, dürüstlük, soğukkanlılık ve cesaret şart...
Yetmez...
“Hata insana mahsustur” ama bu iki mesleğin hatası, taraftarların sayısı ile çarpıldığı için “telafisi imkansızlar” sınıfındadır.
Zaten “hatalı” gibi bir laf duyamazsınız bu alemlerde; eş anlamlı niyetine “satılmış” kullanılır.
* * *
Hem hakemlik hem gazetecilik yetenek gerektirir.
“Yetenek” katkısı “alışkanlıktan” yüksek her meslekte olduğu gibi yönetmek zordur hakemi ve gazeteciyi.
Onları “vezir” eden de “rezil” eden de sorumlu oldukları makamdır.
Yani, toplum ve yöneticileri.
Evet... Bu iki meslek erbabını yönetmek de bir “meslektir” başlı başına.
“Ödül ve ceza”, köpek terbiyesinde işe yarar ama bu mesleklerde asla!
Baskı, verim artırmaz.
Tehdit, dikkati yoğunlaştırmaz.
Tersine; yetenek unsuruna saldırı olarak algılanır ve düdüğü tıkayıp kalemi kırmak gibi sonuçlar yaratır.
O yüzden yeni Federasyon boylamında, yeni MHK enleminde çok iyi anlayabiliyorum hakemlerin koordinatlarını.
* * *
Adım gibi biliyorum hakemlerin halet-i ruhiyelerini.
Zor durumdalar!
Ne zaman ki, Beşiktaş Kulübü başkanı Federasyon başkanını aradı, hakemden dert yandı, sayın Federasyon başkanı da ona hak verdi...
Hakemler bitti.
Ne zaman ki, MHK ikinci başkanı “adam gibi hakem istiyoruz” açıklaması yaptı...
Hakemler tükendi.
Federasyonlara paspas ettiler hakemlik müessesesini.
Şimdi... Kökü kazınacak ayrık otu gibi hissediyorlar hakemler kendilerini.
Hepsi birikmiş paralarını, hanımın altınlarını hesaplıyor olmalılar; buralardan gidip, topu “in”lerin ve “cin”lerin oynadığı bir tatil yöresinde kulübe kurabilir miyiz diye.
Çünkü sıranın kendilerine geleceğini biliyorlar. Gün olacak, birinin ayağına basacaklar kaçınılmaz olarak. O anda biletleri kesilecek.
* * *
İşin komik tarafı, böylesine duygular içine sürüklediğiniz hakemlerden sağlıklı maç yönetmesini beklemek.
Elbette yapabilirler.
Şunu bilin ki, bir maçta bir hakem mükemmel yönetim gösterirse ne Çakar ve Toroğlu’nun zalim eleştirilerinden feyz aldıkları içindir ne kendilerini dımdızlak ortada bırakan Federasyon ve MHK ile barışmak içindir ne de kulüp başkanlarının hedef göstermesinden tırstıklarından.
Yaptıkları işe saygı duyduklarından, bir ihtimal vardır.
Lakin çok ümitlenmeyin.
Kural bellidir:
Ne gazetecilikte, ne hakemlikte hiçbir insan arkasında kurumsal destek olmadan sağlıklı işlere imza atamaz.