Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

En baştan söyleyeyim; teknik direktörlerin yeri televizyon stüdyoları değildir. Çünkü, ne söyledikleri anlaşılabiliyor teknik ayrıntılar boğuntusunda, ne de programdan sonra gittikleri takımdan hayır geliyor.
Zihinleriyle dilleri arasında kat kat filtre. Geldiğin yere mi ayıp olur, gideceğin yeri mi engellersin, dostları mı kırarsın, ilişkilerini mi zedelersin?
Her şeye rağmen konuşurlarsa, feci halde elleri ayakları bağlanıyor yorumlarıyla (Yorumculuğu meslek kabul edenleri tenzih ederim).
Mecburen soyunma odasına dönüyor ekran... 4-4-2, ön libero ve kanatlar.
En temel konularda ağızlarını bile açamıyorlar.
Açamazlar...
Her birinin ayrı hesabı var.
Dikkat edin; spor programlarını “İş ve İşçi Bulma Kurumu bekleme odası”na çeviren futbol dehaları, Milli Takım Hocalığı gibi bir kontenjan boşaldığında “kem-küm”le oyalanıyorlar. “Yerli hoca olsun” diyemiyorlar (Kankalarını lanse edenleri ciddiye bile almıyorum herkes gibi).
Deseler, kişisel algılanır ve tiksinti verir. Benim başka bir gazeteye “gözlüklü, göbekli, beyaz tenli, 30 yıllık” bir spor yazarı tavsiye etmem gibi bir şey.
Sorarlar adama: “Talip misin”?
“O yüzden terliyorum stüdyoda” diyecek “olgunluğa” erişemediler çok şükür!
Onlar televizyonlarda gerçek gazetecilerin ekmeğini çalarken, onların haysiyetini korumak da gerçek gazetecilere düşüyor.
Bu da kapak olsun onlara.
Evet... Milli Takım’ın başına “yerli” hoca gelmelidir (Artık Türk Hoca diyemiyoruz, maazallah bölücülüğe girer).
Yerli iyidir.
Neden?..
Dört yıldır Fatih Terim’in maaşını hesap eden, eleştiren, TBMM’ye bile taşıyan bu ülke, Fatih Terim’in iki-üç katı para alacak bir Hiddink’i ve ekibini nasıl hazmedecek mesela?
İtiraz etsek, gelen adamı aptala çeviririz aldığı para boşa gider.
Ses çıkarmasak, aynaya baktığımızda kendimizden utanırız.
İyisi mi Türk Hoca gelsin, Terim kadar alsın, biz de parasını tartışmaya devam edelim.
Ekranlar boşalsın... Bir hoca, üç yardımcı, U-17, U-19 derken şu kriz ortamında televizyon kanallarının bütçesi hafifler hiç olmazsa.
Gazeteler basın emekçilerinden sakındıkları paraları, yazıları basın emekçileri tarafından “redakte” edilen teknik direktörlere ve eski futbolculara vermekten kurtulur.
Onlarla rekabet etmek için yorumlarını “teknik direktörlük kurs notları”na çeviren gazeteciler, belki mesleğin esas unsuru olan “haber, insan ve spor”u “doğru ve güzel” cümlelerle yorumlamaya yönelir.
Yetmiş milyon teknik direktörün bir kısmı belki tekrar futbolsever olur.
Taşlar yerine oturur.
Çıkın cesaretle söyleyin ey teknik direktör ve teknik direktör adayı yorumcular:
“Ben değil, bizden olsun”!
“Bizden” ama “bizim parti”den değil... “Bizim tarikattan” hiç değil. “Bizim ahbaplardan” asla.
Hak eden biri... Denizli’si var, Aybaba’sı var, Vural’ı, Güneş’i, Yanal’ı...
Tartışılır.
Yabancı, “Bizden bir şey olmaz” demek veya kabul etmektir.
“Yabancı hakem” lafı geçtiğinde “gürrrr” diye lafın kaynağına yürüyen -hiç beğenmediğiniz- hakemlerimiz kadar olamadınız yani.