“Kaçınılmaz hesaplaşma” sırası dün Arda’daydı!..
Popüler kültürün hüküm sürdüğü küresel alemde, futbol üzerinden “şöhret-para-eziyet” bilançosu çıkarıp getirdikleriyle götürdüklerinin kişisel analizini yapma sırası...
Her genç şöhret ve her genç zengin gibi bugün olmasa yarın yapmak zorundaydı Arda.
Zamanı gelmişti. 21 yaşında...
Lakin hastane kapısında olması dramatik boyutu zirveye taşıdı.
Müthiş bir zamanlama.
“Genç adam- spor - hastane” üçgeni zaten yeteri kadar çarpıcıydı. Arda bunlara şöhretle atbaşı giden eziyet boyutunu da katınca, kanayan bir yarayı ardına kadar açmış oldu hastane kapısında.
Bu ülke memuruyla, işçisiyle, emeklisiyle refaha kavuşmasa bile tok insanların yaşadığı, zekat kömürle ısınmadığı, gelecek kaygısının duyulmadığı bir coğrafya haline gelmediği sürece ne iyileşecek ne de kanaması duracak bir yara...
* * *
“Türkiye’de futbol oynayıp da stresli olmamak imkansız” dedi Arda.
Oysa çok büyük kalabalıklara göre Türkiye’de yaşamak yeterliydi stres sahibi olmak için. Futbolcu, şöhret ve parayla bu stresin bedelini alıyordu hiç yoksa!..
Onlar öyle mi?
Hem stres, hem yoksulluk.
Biraz kıskançlık mı vardı acaba futbolculara karşı abartılmış sevginin arkasında? Tapınmanın ihtişamı kıskançlığı gizlemek için miydi?
Arda, doğal olarak kendi sorununun çıkış noktasını işaret ediyordu:
“Kazandığımız zaman, kaybettiğimiz zaman, hakaret derecesine varan eleştiriler olduğu zaman, ister istemez bu duyguları bazen yoğun yaşıyoruz”.
Doğruydu.
Lakin bu da ortak bir duyguydu.
“Saygısızlık”!..Yine ortak.
“Kıymet bilmezlik”!..Aynen.
Arda’nın sokaktaki insandan pek farkı yoktu.
Arda daha çok yazılıyorsa, eleştiriliyorsa şöhretten.
Lakin şöhretin güzel tarafları da vardı.
Sahi, Arda’nın sadece primleri için bir böbreğini verecek insan sayısı ne kadardı acaba Türkiye’de?
* * *
İçki meselesine gelince...
“İspatlasınlar futbolu bırakırım” dedi Arda.
Hakaret ederlerse, haksızlık ederlerse, hayatını karartırlarsa değil, içki içtiğini ispatlarlarsa futbolu bırakacaktı Arda!..
Acaba kim öğretti bir yudum içkinin bile insanın yok olmasını gerektirecek kadar büyük suç olduğunu Arda’ya?
Bu millet içiyorsa sebebi var Arda.
Stres... Hakaret... Saygısızlık... Üstüne yemek düşünüyorlar her gün.
Çocuklarını düşünüyorlar.
İşsizlik patlaması kapıda.
İşin en berbat şekli, sokaktaki adamın futbol üzerinden bir bilanço çıkarması ve kişisel bağlamda kendisine getirdikleri ile götürdüklerini hesaplaması olacaktır ki, o zaman bu günleri çok arayacaktır bordrosu futboldan olanlar.
Sen yine iyisi mi haline şükret sevgili kardeşim. “Ufak tefek” şeyleri kafana takma. Şöhretin eziyet çekmesi gelişmiş ülkeler için büyük sorun olabilir ama burada “ufak tefek”.
Geçmiş olsun.
Sağlıklar ve uzun bir futbol yaşamı dilerim.