Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta Bursa ve Fenerbahçe statlarına girebilenler, tarihe tanıklık edecekler. Milyonlarca talep, sayılı bilet... O yüzden bilet kuyrukları, izdiham falan normaldir.
Lakin Kadıköy’de “normal” olmayan bir şey yaşanmış...
Sıra dışı, alışılmamış...
En azından bize pek uymayan!
Fenerbahçe Kulüp Müdürü Serkan Acar’ın eşi ve Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük çocuk yıldızı Zeynep Değirmencioğlu Acar, çocuklarıyla birlikte bilet kuyruğunda beklemiş.
Bitmedi.
Yine sarı lacivertli pekçok eski sporcunun dışında Disiplin Kurulu Üyesi Ahmet Baltacı, Dereağzı Satın Alma Müdürü Mehmet Bastoncu gibi isimler de taraftarlarla birlikte kuyruktaymış.
Nedir bu?..
Tek kelime ile medeniyet.
Bir bakanın, eskortlarıyla birlikte kırmızı ışıkta beklemesi gibi.
Bir müsteşar oğlunun, lider yeğeninin Çukurca’da askerlik yapması gibi.
Devlet memurluğu sınavını kartvizitsiz kazanmak sanki.
Veya yanlış yere park eden emniyet müdürüne trafik cezası yazılması.
Bizim için sıra dışı, alışılmamış.
Fenerbahçe özelinde ise kulübün çağ atlamasıdır bu olay. Satılan her bilet çağdaşlık vizesidir.
Takmayın güneşin altında beklenmesine. Biraz daha geliştiğimizde, klimalı salonlarda beklenir. Ama beklenir. Sıra medeniyettir.
Bilet kuyruğunda bekleyen “maruf” Fenerbahçelilere de, onlara ayrıcalık sağlamayan zihniyete de teşekkürler. Helal olsun hepinize.

Haberin Devamı

İşte ‘yerli’ hoca!
Biz “yerli hoca” diye ısrar ediyoruz ya... “Turancı” falan değiliz çok şükür. Menajerlikle gazeteciliği bir arada yürütenlerle de giydiğimiz pantolon-ceketten başka bir benzerliğimiz olamaz.
Peki neden bu ısrar?..
Fırsat doğdu, örnek vereyim:
Bursaspor’un Beşiktaş’la hayati bir maçı var son hafta. O Bursa ki, yıllardır Beşiktaş’ı kafaya takmış. Düşman bellemiş. Tabi, benzer şekilde karşılık görmüş.
Bırakın “şampiyonluk maçını”, yaz tatilinde Antalya’da maç yapsalar bile otel geriliyor.
Doğrudur-yanlıştır, haklıdır-ayıptır; bunlar tartışıldı ve tartışılacak. Lakin Süper Lig’in son haftası Bursaspor tarihindeki en önemli maç için Beşiktaş’a ev sahipliği yapacak.
İşte “yerli hoca” farkı, bu kritik anda fark ediliyor:
Mustafa Denizli çıkıyor, Ertuğrul Sağlam’ı “yılın teknik direktörü” ilan ediyor. Beşiktaş’ı çalıştırırken televizyondan köşeye sıkıştırdığı, yollandığında “yerine geçti” diye eleştiri aldığı Ertuğrul Sağlam’ı...
Kendi elinde beş katı bütçeli kulüp, üç katı pahalı oyuncularla yarışa girdiği ve gerisinde kaldığı Ertuğrul Sağlam’ı...
Ona göre “dünkü çocuğu”!
Kolay mı?
Değil elbet...
Ya büyük bir “adalet” ya çok kuvvetli “özdenetim” ya da bilinçli bir “istikbal hissi” gerek.
Diyelim ki, son maçta Bursa’da, takımının üzerine yüklenecek baskıyı biraz olsun hafifletmek ve dezavantaj dolu koşulları biraz olsun eşitleyebilmek için egosunu falan bir yana koyup rakibine zeytin dalı uzatıyor.
Peki, kime yarıyor sonuçta?..
Futbolumuza.
Şimdi bu operasyonu, Rijkaard’dan, Daum’dan beklemek mümkün mü?
Beş senede bir takımın diğerine düşmanlığını anladılar diyelim. Beş sene de bunu kırmak için kendilerine vazife düştüğünü anlamaları sürer.
On sene sonra muhtemelen “Bana ne” derler.
İstediği kadar medeni olsun, bir adam para kazanmak için “gurbete” gitmişse, ondan “kalıcı” olanlar kadar hassasiyet bekleyemezsiniz.
Bakın İstanbul’a... En kötü kullanılan yerler buraya sadece para kazanmak için gelenlerin yaşam alanlarıdır.
Yerli olanın “doğal” yollarla edinmiş olduğu sorumluluklar için ekstra para ödemeniz gerekmemektedir.