Mustafa Denizli’nin gitmesi mi iyi olurdu, kalması mı; bilemem... Ama bildiğim bir şey var... Onun yerinde yerli/yabancı kim olsa, çoktan kasabasındaki şezlongdaydı şimdi.
Üzerine kaymak sürülmüş - şampiyon - kadayıfı “ne yiyen ne de yediren” bir usta, çok uzun kalamaz üç büyüklerin mutfağında.
Ama yapamadı başkan Yıldırım Demirören.
Neden?..
Çünkü futbolun yıldız falı, üç büyüklerden hiçbirinin teknik direktörüne “tek başına” bir yolculuk göstermiyor bu sezon!..
Hepsinin yanında “yükselen bir yıldız” var:
Başkanlar!..
Bu sezon hangi hoca bavulunu hazırlarsa, ya beraber ya da birkaç ay sonra onun Başkan’ı da ofisini boşaltacak bilesiniz.
Teknik direktörleri için cansiperane savaşan başkanlar görecek, hayret edeceksiniz.
Etmeyin... “İstikrar” değil, “istikbaldir” ilk sebebi.
Kötü oynayan Beşiktaş’ta, Hoca’ya değil de Başkan’a bağırılmasına bakın anlayın.
Fenerbahçe’de “mırıltı” mı olacak; hedef, “bazı” futbolcular... Özellikle Başkan’ın sorumluluğunda olanlar.
Galatasaray henüz balayı yaşıyor ama aksarsa, fatura Polat’a... Siperde bekliyor Lise’den mezunlar.
Bu atmosferde kolay değildi Demirören’e hoca boşamak.
Yalnııız...
Yapılabilirdi!
Çünkü Mustafa Denizli için sıra dışı bir sezondu bu. Zorla devam etti. Belli ki, iki kupa ve üç büyükle şampiyonluk onurunu doya doya yaşamak istiyordu. Altın kemerini ortaya koymakta zorlanan boksör gibi ayak diriyordu. Niyetsiz devam etti. Tok ağırlaması zordu.
Sonunda kontrolü kaybetti. İstifasını bile yaşama geçiremedi, “dış gebelik”e çevirdi.
Böyle bir Denizli’ye pekala veda edebilirdi Demirören.
Aynı şeyi bir sezon önce yapmış ve başarmış bir Başkan’a kim ne diyebilirdi?..
Muhalefet mi?
Onlar Denizli kalsın diye dua ediyorlardır emin olun!
Yani böyle kafası karışık bir Denizli... Karizma sahibi, bilgili, kariyerli ama kafası karışık. Tribünlerin “bilgisiz”, “beceriksiz” diyemeyeceği ve doğal olarak yerine Başkan’ı hedef alacağı bir Denizli.
“Arkasındayım” falan gibi laflar gevelemek, futbolun iktidar savaşlarında ve Denizli özelinde atılacak en yanlış adımdı sayın Demirören için.
Hatta Denizli için bile.
Peki Beşiktaş için?
Takım toparlanırsa ne ala... Artık elimizde “futbolcularını suçlamaya kadar” gelmiş bir Denizli var ama yine de Mustafa Denizli... Bakarsınız, “büyük” hocalarımızda klasikleşmiş “kendin boz/kendin yap” mucizelerinden birini daha gerçekleştiriverir.
Gerçi, o zaman da “Başkan Demirören’i genel kurulda Mustafa Denizli kurtardı” diyecekler ama olsun.
İki kupadan sonra ne eksikse alan, futbolu aşıp sosyal sorumlulukları gündeme taşıyan, taşın altına elini “aile boyu” koyan bir başkan, siyaset kaynaklı güçlerden çok çok daha iyidir benim için.
Öncelikle iktidarın, muhalefetin, bazı güç odaklarının, bazı sermayelerin veya tarikatların değil, atadan futbolun adamı olması önemlidir.
“Demirören iktidarını sağlama almak için kulübü borçlandırmaktan çekinmemiştir”!..
Peki, o borçları ödeyecek para nereden gelecektir iktidar değişikliğinde? Kime borçlu olacaktır Beşiktaş Demirören yerine?
Takım toparlanırsa sorun yok.. Peki, takım toparlanamazsa...
Mustafa Denizli ile Yıldırım Demirören el ele yazlığa.
Şimdilik ikisi.
Havalar değişir, kocakarı fırtınası çıkarsa bir de bakarsınız Daum-Yıldırım veya Polat Rijkaard...
Kimin yolculuğa çıkacağını bilemem ama bildiğim bir şey var; her yolculuk en az- iki kişi.