Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne “doğduğunda” doğru dürüst sevinebildik şu Süreyya Ayhan için, ne “yok olurken” ağız tadıyla ağıt yakabiliyoruz.
Suçluyu bile bilmiyoruz.
“Neden, nasıl, kim ?” soruları yanıt bulmadan yitip giden koca bir fenomen ve ağzı açık seyreden milyonlar...
Arka fonda “Geç bulduk, çabuk kaybettik” nakaratı; o kadar.
Neden bu skandal? Nasıl bu hale geldi? Kim sebep oldu?
Ya Süreyya’nın kendisi, ya Süreyya’yı “sevk ve idare eden” değil mi? Yani hocası...
Hoca, “Ben yarattım, ben yok ettim” diyorsa eğer, tut adamı bitir işini... Kafası çalışmıyorsa, ha keza. Kötü niyetliyse “içeri”, aptalsa “uzağa”...
Ne mümkün... Sıkar biraz. “hocasına” kızsan “kocasına” tosluyorsun.
Süreyya için “Yükseldi, başı döndü, tepe üstü çakıldı desen” adamın karısını eleştiriyorsun.
“Beceremediler bu işi” tespiti bile fecaat... Aile arasına girip “yuva yıkan” ruh hastalarına benziyorsun!..
Eloğlu okçusundan, dağcısından “Oscar”lık film yapıyor, biz vıcık vıcık Yeşilçam senaryolarından kötü fotokopiler sürüyoruz piyasaya. Üstelik “üretim” bir tane. Kaybedilen son. Gerisi yok.
Hani Süreyya örnek olacaktı Türk kızlarına?..
Al sana örnek:
“Dünyanın en yetenekli kızlarından biri de olsan, buluğ çağına ermeden halkayı takacaksın parmağına... Ondan sonra enişte ne derse artık ”.
Allah için “enişte” de bu işi biliyor yani!.. Dört sene cezaya itiraz edip ömür boyu aldırıyor eşine (Bu arada kendi cezası silinmiş; çok lazımmış gibi).
“Kop” ailesi, bizim uluslararası başarı kazanmamızın imkansız olduğunu ispatladı çok şükür.
Birey olarak buyuz!.. Peki, federasyonlarımız uluslararası mı?
Güldürmeyin insanı.
Süreyya’yı bitiren “Spor Bürokrasisi”ni takmaması aslında. Genel Müdür ile ters düştüğünden beri, başına gelmedik kalmadı.
Yücel Kop’un iddiasına göre Atletizm Federasyonu Genel Sekreteri, cezanın “ömür boyu” çıkması için görüş bildirmiş uluslararası spor mahkemesine!..
Niye?.. Sakın “etik”ten bahsetmesin kimse. Biz ayıplarız dopingi... Kınarız. Kullananı yerin dibine sokarız ki, geriden gelen gençler bu pisliğe bulaşmasın... Ama federasyon dediğin, sporcuları için var. Onlar ceketini satar, avukat tutar şampiyon bir sporcusunu kaybetmemek için. Racon böyledir tüm Dünya’da.
Onun da alaturkasını icat etmişiz:
“Aynı masrafa üç tane Afrikalı atlet getirip, Türk yaparız, madalya işini hallederiz” hesabındalar belki. Aslında gereken Afrikalı bir federasyon başkanı. Beş vakit namaz kılanını da buluruz hani.
Yukardan aşağı felaket:
Entrikalar Genel Müdürlüğü... Küçük hesaplar Federasyonu... Kifayetsiz hocalar, muhteris kocalar, akılsız kızlar... Ve ilgisiz insanlar.
Olimpiyat mı?.. “Siz önce bir ve tek atletinize sahip olun” derler adama.
Deseler de anlamayız ya... Cevap hazır; “Pis Türk Düşmanları”!
Neresinden baksanız, kanıma dokunuyor benim. İlkelliğimizin, cehaletimizin, fitne-fücurluğumuzun yüzümüze çarpılması gibi geliyor Süreyya’nın öyküsü.
Neyse ki, Anadolu’da Türkçesi ve okuma yazması zayıf, birçok genç kızımız daha var! Süreyya’nın sefahatini takip edemiyorlardır belki. Koşmayı bırakmazlar umarım.
Şuraya bakın...
Cehaletin faydalarına kadar getirdi bizi Süreyya. Bundan ötesi, kızların spor yapmaması. O günleri de idrak ederiz Allah’ın izniyle.