Naklen Yayın İhalesi’nin “naklen yayın ihalesi” yapılsa bir 50 milyon dolar da ondan kazanırdı kulüpler...
Türkiye o kadar kilitlendi bu ihaleye. Dört saat boyunca resmen bir derbi gibi seyretti. Sadece bu olaydan bile anlamak mümkün Türkiye’de neyin para ettiğini.
Neyse, hayırlı olsun Digitürk’e.
Tabi meselenin ekonomisi var, siyaseti var, stratejisi var ama bu noktada futbol adına “malumatfuruşluk” yapmak istiyorsanız, bir tek cümle yeter de artar bile:
“Süper Ligimiz 321 milyon dolar etmez”!..
Allah Allah...
“Bu futbolu” yorumlayarak cukkayı götürenlerin cin fikirleri o kadar para eder mi peki?..
Futbol yorumlarının gelip sıkıştığı/ saçmalaştığı nokta neresidir biliyor musunuz?.. Futbolun ekonomiyle, siyasetle, dinle, sosyal bilimlerle, hukukla, kısaca yaşamla ve bireyle kesiştiği kavşaklar.
Sokakta da böyle... Adam fanatik dinci, “İsa’nın Çocukları tarikatından Brezilyalı futbolcunun” bir numaralı hayranı. Adam ulusalcı, takımı şampiyon olsun diye “sınırsız yabancı” taraftarı.
Yorumcular farklı mı olacaklar?
Futbolun “stat” yolundan gelenler, hangi futbolcu yerine hangi futbolcunun oynaması gerektiğini, takımın sistemini, taktiğini teknik direktörden daha iyi bilirler(!) ama yaşamlarını futbola adadıkları için yaşamla kesişen kavşakta apışıp kalırlar. Geri kalanlar da stattan gelenlerle rekabet ettiklerinden, başka konulara “Fransız”lar.
Her kavşakta arapsaçı gibidir trafik... Öncelikler birbirine karışır. İşin içinden çıkmak için çoğunlukla üç büyüklerden birinin gözlüğü takılır. Lakin, naklen yayın ihalesi gibi bir olayda, üç büyük gözlükleri işe yaramaz. Ekonomiden de pek çakılmaz, sosyolojiden de.
O zaman gelsin saçma yorumlar:
“Bu lig bu kadar para etmez”!..
Acayip futbol bilgeliği, evrensel bilgi ve konuya hakimiyet kıvılcımları saçan bir saptama, ama sonuçta elmayı armutla tarif etmekten başka bir şey değil.
Bir kere bu çılgın parayla “futbolun değeri artmamıştır”!.. Naklen yayın denilen ticari organizasyonun fiyatı artmıştır. Belki bu parayla biraz artar futbolun değeri, kalitesi.
Yahu Çin Halk Cumhuriyeti’nde “jiklet satabilme ihalesi” için bir firma çıkıp 3 milyar dolar verse “Jiklet bu kadar eder mi” denir mi? Satın alan açısından sadece “ticaret” anlamına gelen Naklen Yayın Hakkı nasıl olur da sadece bizdeki futbol kalitesiyle analiz edilebilir?
Zaten sizi ilgilendiren, maçları evden izlerken ödediğiniz miktar...
Ya çok artarsa?..
Orada da piyasa kuralları işler. Piyasa kuralları dediğiniz, futbolun değil, ticaretin kuralları. Çok artıran çok kâr etmez, batar.
Beğenmiyoruz futbolumuzu... Tamam da... Türkiye’de futbolu kalitesi yüzünden seyreden kaç kişi var acaba?
Siz hiç “Bugün maça gittim futbola doydum” diyen birini tanıyor musunuz?
Peki, “Acaip g.....k” diyeni?
Çok değil mi?
Tamamen “rekabete” odaklanmış bir futbol kültürü. Cebinden ciddi para verip maça gidenlerin bile izlemekten çok skora ve deşarj olmaya çalıştığı, futbolun rakibi ezip rahatlamak anlamı taşıdığı, futboldan başka her şeyin konuşulduğu programların zirve yaptığı bir atmosfer...
Tipik bir popüler kültür enstrümanı. Popüler kültürde kalite, derinlik, mana aranır mı?
Bu memleketi popüler kültür kölesi yapmak için 30 yıldır emek verdiler. Müsaade edin de o kültürün malzemeleri biraz para etsin.
İhale ucuza gitti nitekim.