İhbar ediyorum. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar hakkında “ülke kaynaklarını israf etmekten ve boş ümitler yaratmaktan” soruşturma açılmalı.
Fatih Acar ne mi yaptı?
Bir sürü memuruna futbol kulüplerimizin hesaplarını incelesinler diye emir verdi. Kim bilir kaç kişinin kaç haftasını yedi.
Ortaya 38 milyon liralık bir kaçak çıktı.
Futbolcular ve antrenörler “asgari ücretli” gösteriliyormuş.
Sayın Acar bir de sevinmiş iyi mi?
Rüyasında görür Devlet bu parayı.
Üstüne üstlük kulüplerin Ankara’ya rica ziyaretleri, uçak biletleri, siyasilerin mesaisinden çalınan saatler, 38 milyonun affedilmesi için harcanacak akıl, zaman, efor; toplasan ne eder?
İş mi bu şimdi?
SGK Başkanı hesap vermeli!
Heykel dikerler mi?
Türkiye fokur fokur kaynar, UEFA “sıfırcı Mahmut Hoca” gibi futbolumuza ümitsiz sözlü/yazılı sınavlar yaparken, pek de inanmadan “Bu iş cezasız biterse heykelinizi dikerler” demiştim TFF Başkanvekili Ufuk Özerten’e...
Bugünkü “Mutlu son” u tartışabilirsiniz. Ama tartışılmayacak bir şey var ki, Yıldırım Demirören Federasyonu “Cezasız halledeceğiz” sözüyle gelmişti ve kimse aynı kanaatte değildi.
Resmen mucizeye talipti Federasyon.
Ne yanıt verdi Özerten biliyor musunuz?
“Bırakın heykeli, mezar taşımızı çalmasınlar yeter”
Çalarlar.
Ufak ufak başladı.
Cezasız kalmaz bizde böyle işler.
Borç “Sahaya yansımadı”!
Hadi; şikeye “Sahaya yansımadı” dedik, UEFA kabul etti. Peki, matematiksel somut gerçek olan kulüp borçlarını ne yapacağız?
“Kriterler” kapıda.
“Yok” desek nasıl inandıracağız?
“Sahaya yansımadı” mı!
Yemezler.
Ne yapacağız?
Valla bilmiyorum.
Ama bildiğim, bu günlere gelineceğiydi!
Bakın, naklen yayın gelirlerinin %126 arttığı günlere denk düşen 14 ocak 2010 tarihli Ters Köşe’den bir alıntı:
Para iyidir. Çetin Altan ustaya göre “yoğunlaşmış enerji”dir. Cana can katar. Ama her “büyük para” potansiyel tehlikedir. (Bakınız; piyangodan büyük ikramiye kazanıp dört yıl sonra intihar eden talihli!..)
Kulüplerimizi bekleyen tuzak da böyledir.
Bir de bakmışız, % 126 artmış kulüplerimizin borçları... Dört yıl sonra dörde katlanmış.
Ne yazık ki, aynen yaşandı.
Şimdi size bir öngörü daha:
Transfer şehvetiyle çılgına döndüğümüz şu günlerde, Beşiktaş’ın küçülmeye çalışması “acınası” bir hal değildir.
Tam tersinedir.
Bugünün transfer hovardası kulüpler bugünkü Beşiktaş’ın çaresizliğine girdiğinde, altyapıya dönmüş Beşiktaş uzak ara olacaktır.
Umarım yanlış çıkar.