Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım “Anadolu ihtilali henüz olmadı” diyor ama, o sürecin en civcivli günlerindeyiz; hatta “zihinlerde” bitti bile!..
Nasıl mı?..
Gençler için “tarih öncesi”, bizim için “dün” gibi geçmişten örnekleyerek anlatayım:
* * *
Kulüplerimizin, Milli Takım’ın Avrupa’da 3-0’a kadar dokunulmazlığı vardı bir zamanlar!.. 1-0 yenilgi, rakibe kafa tutmak anlamına gelirdi ki, sınırsız övgüyü hak ederdi.
Golsüz beraberlik mucize... Çılgınca kutlanacak bir zaferdi.
Skoru bırakın; İngiltere, İtalya gibi deve dişleriyle oynuyorsak, korner kazanmak bile kalplerimizi gümbürdetirdi.
Sonra Mustafa Denizli ve Fatih Terim çıktı ortaya...
Dillerinde “şansımız % 51” söylemi, “kazanmaya gidiyoruz” özgüveni.
Futbolcular inandığı kadar kazandı, kazandıkça daha çok inandı ve “yenemeyeceğimiz hiçbir takım yok” günleri geldi.
Bugünlere bizi sistemler, dizilişler, liberolar, pivotlar değil; “düşünce sistemimizdeki değişim” getirdi asıl. Ayağımızdaki prangaları beyin gücüyle kırdık.
Resmen “ihtilaldi”.
* * *
Tıpkı Süper Lig’de bugün yaşadığımız “devrim” gibi.
Evet, “devrim”...
Futbol Aristokrasisi’ni tarihe gömen, sahaya eşitlik getiren, alın terini kazançla taçlandıran ve Üç Büyük formadan korkuyu ortadan kaldıran devrim.
Devrimin tetikleyicisi ise Bursaspor!
Mustafa Denizli Milli Takım’a, Fatih Terim Milli Takım ve Galatasaray’a ne yaptıysa, Bursaspor da “Üç Büyükler” dışındaki tüm takımlara aynı şeyi yaptı.
* * *
Bugün mütevazı takımlar karşısında perişan olan “büyük” takımları vuran dalga, Bursaspor şampiyonluğunun artçıları.
En çok da sayın Aziz Yıldırım farkında bunun.
Artık üçüncü ligden bir takım bile yenmeye çıkıyor Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı, Galatasaray’ı.... Hiç kimse puanları “forması asırlık olana” vermiyor. Yetenek ve kalite farkını kapatacak kadar koşuyorsa yeniyor. Yendikçe “yok aslında birbirimizden farkımız”a daha çok inanıyor.
Üç Büyükler’in en büyük avantajı “psikolojik boyut” ortadan kalktı.
Buna “ihtilal” denmez de ne denir?
Durumu idrak etmek için Üç Büyükler’in küme mi düşmesi gerekir?
* * *
Sadece rakipler üstlerindeki baskıdan kurtulmuş olsa iyi... Onlar pozitif yönde evrilirken, Üç Büyükler hepten aşağılık duygusuna kapılmış durumda.
Bakın maçlara, maçlardan sonra yaşananlara...
Onda bir fiyata kurulan takımlar karşısında nal toplayan yıldızlar, zerre kadar utanmıyorlar. Teknik adamlar tarafından mağlubiyet doğal karşılanıyor. “Onlar daha iyi oynadı” pişkinliği almış başını gidiyor.
Sen onlarla eşit misin kardeşim?.. Kariyerin, şanın şöhretin eşit mi? Kazanmak zorunda olan sen değil misin?
Değilsen, niye daha pahalısın?
Birazcık fark yaratmak için verilmiyor mu sana milyonlar?
Bir tek futbolda mı çalışmaz ekonomik kurallar?
“Bu bir oyun”muş... “Kazanmak da kaybetmek de var”mış... Tamam da... Milli Piyango’da bile çok para yatıranın kazanma şansı fazla; futbolda niye eşit?
* * *
Umarım bir gün Üç Büyükler şapkalarını önlerine koyacaklar.
Ve yeni koşullara göre soyulduklarını anlayacaklar. Aslında her ihtilalden sonra yaşanır hesaplaşma. Bizde de yaşanacak.
Kimbilir, bu sezon da şampiyonluğu kaybettikten sonra belki.