“Her şeyden önce ahlak gelir” diyene boynumuz kıldan ince...
Futbolumuz kirlenmişse, kirleteni hapislerde çürütelim. Alanı-vereni-aracılık edeni süründürelim. Nemalanan takımları amatör kümeye düşürelim.
UEFA’yı falan beklemeyelim. “Bize üç-beş sene müsaade; temizlenip gelelim” diyelim.
Sonuna kadar haklılar.
* * *
“Futbol batmasın, en ufak zararla atlatalım” fikrindekilere de saygı duyarım.
Hobi gibi başlayan Cumhuriyet’in ilk yatırımlarından biri büyümüş dev bir sektör olmuş. On binlerce kişi ekmek yiyor. Turizmden tekstile her sektöre kan pompalıyor.
Ayrıca işin moral yönü de var. İnsanlar sosyalleşiyor, ulusal birlik pekişiyor, sevinçler hüzünler ortak payda oluyor. Birkaç kendini bilmez için neden hepimiz cezalandırılalım?
“Faydacı” bir bakış, ama neresi yanlış?
* * *
“Operasyondan tutuklamalara kadar hepsi toplum mühendisliği ve düzmece, aman tuzağa düşmeyelim” duruşuna bile şapka çıkarırım.
Şayet tuzak varsa çoktan düştük, ama başta Fenerbahçe Başkanı birçok Türk vatandaşı aynı şeyi düşünüyor.
Sürekli, “bazı takımları ele geçirmeye çalışan bazı güçler”den bahsediliyor.
İşin kötüsü, benim de aklım yatıyor.
Başka örnekleri de yaşanmışken futbolda neden olmasın?
* * *
Hepsine eyvallah!
Doğrudur/yanlıştır önemli değil... Bir düşünce sistematiği olan ve buna göre duruş sergileyen herkese helal olsun.
Fakaaat...
İki tür canlı var ki, zerre kadar saygı duymuyorum kendilerine:
Birincisi, “biz” değil “ben” diyenler.
İkincisi, “ne bilgisi ne fikri varken” her yapılan hamleyi eleştirenler.
* * *
“Biz” değil “ben” diyenler, yöneticisinden taraftarına “bizim kulüp kurtulsun da ne olursa olsun” egoistleri.
Ahlak perdesinin arkasından sallayıp “ahlakçıların” fikrini dejenere edenler de onlar...
Futbolu savunur görünüp “En az zararla atlatalım” duruşundakileri itip düşürenler de onlar...
Sureti Hak’tan görünüp “hepsi düzmece” diyenleri ıskartaya çıkaranlar da onlar.
Batan gemideki yağmacılar!..
Belki on yıl, belki yirmi yıl sonra anlayıp itiraf edecekler görürsünüz; aslında hem kendilerine hem de kulüplerine hem de futbola en büyük kazığı atıyorlar.
* * *
Ve bilgisi/fikri olmadan eleştirerek var olanlar.
Hayat onlar için çok kolay.
Çünkü omurga yok. Bir o yana bir bu yana kolayca yatarlar.
Düşünce sistematiği yok, geğirir gibi konuşurlar.
Fikir, ideoloji, prensip hak getire; o gün rüzgâr hangi yöndense veya moda neyse, çalakaşık dal ve yiyebildiğin kadar ye.
Anahtar cümle, “Yapmayana” niye yapmadın, “yapana” niye yaptın”!..
* * *
Çözülecek bu iş...
Lakin, çözüldüğünde bile “Her şeyden önce ahlak” diyenler mi haklı, “Futbolu kurtaralım, en ufak zararla atlatalım” fikrindekiler mi, “Operasyondan tutuklamalara kadar hepsi toplum mühendisliği ve düzmece, aman tuzağa düşmeyelim” duruşundakiler mi belli olmayacak.
Kural böyle!
İşin kötüsü, fikir ve prensip sahipleriyle birlikte çözüme zerre kadar katkıları olmayan “biz” değil “ben” bencilleri ve “eleştiri” şehvetlileri de haklı olduklarını iddia edecekler o zaman!
Tabi ben yaşamıyorsam!