Futbol Milli Takımımız, Avusturya’da maç oynuyor; Salzburg Stadı’nın tribünleri kan ağlıyor!.. Bir avuç Türk ve müsabakanın sessiz tanıkları boş sandalyeler.
Oysa kim bilir kaç yüz stadı doldurur Avusturya’daki Türkler.
Özel mözel...
Arda, Nuri, Hamit, Mustafa kol kola girip Avusturya sokaklarında dolaşsa, daha çok vatandaşımız sarardı etraflarını.
Demek ortada bir “sorun” var.
* * *
Diyeceksiniz ki, “Futbolumuzun hali belli”!
Tamam da; görmediniz mi Süper Final tribünlerini? Biletler bin liraydı karaborsada.
Ekleyeceksiniz:
2014 Dünya “Kupası uzak hedef. Seyircide motivasyon eksikliği var”.
Yahu Milli Takım bu.
Vatana hasret insanlar için adı bile motivasyon değil mi? Aynı statta Galatasaray antrenman yapsa, Fenerbahçe tek kale oynasa o kadar meraklı toplanırdı.
Başka bir şeyler olmalı.
Veya “olmayan” bazı şeyler!
* * *
İnanmayacaksınız ama, Avusturya’daki vatandaşlar, Türkiye’nin medyasını dikkatle izliyorsa bile perşembe günkü maçtan habersiz olma ihtimalleri var!..
Siz şöyle okkalı manşetler gördünüz mü gazetelerde; “Milli Takım siftah ediyor” diye? Ekranlarda “Milli Takım’a özel programlara” rastladınız mı?
Hani bir heyecan dalgası?
Nerede coşku?
İki sütuna haberler:
“Avcı gençlerle tecrübelileri kaynaştıracağız”!
Gürcistan maçı bitiyor. Galip gelmişiz.
“Futbolu yeniden sevdireceğiz”!
Kime?.. Tribündeki bir avuç Türk’e mi?
Unutturmayın yeter.
* * *
Devir iletişim devri.
Nerede sayfa sayfa Abdullah Avcı röportajları? Nerede Federasyon’un sevgi, ümit ve destek soslu Milli Takım açıklamaları? Hani millilerden reklam yıldızları?
Kimse, çaktırmadan değiştirilen geleneksel formayı bile tartışmadı.
Açık söyleyeyim, sorumlulardan bir tanesi de Abdullah Avcı.
Hayır “Şunu yanlış yaptı” demiyorum.
Sadece “yapmadı”. Yapamıyor zaten.
Şimdilik onda “kitleleri arkasından sürüklemek, gündemi değiştirmek” gibi beceriler yok. “İyi takım yapayım, iyi oynasınlar yeter” diye düşünüyor.
Elbet yeter. Ama belki seneye. O da 2014 fırsatı sürdüğü sürece.
* * *
Bugün Milli Takım’ın çok önemli bir misyonu vardı.
Tepetakla futbolumuzu taraftarlık tuzağından uzağa taşıyıp, gerekirse -ki, gerektiği ortada- halkın milli duygularını da kaşıyıp yaşanan kaostan bir adım öteye zıplatmak. Hüzünlü ve tartışmalı sezonu geride bıraktırmak.
Olmadı.
Tam tersine Milli Takım hüzünlü ve tartışmalı sezonun altında kaldı.
Bugün itibarıyla Milli Takım futbol ile futbolsever ilişkisine “ilaç” değil, futbolsevere “muhtaç” durumda.
Hem de her biri Avrupa’da özel seyirci sahibi Arda’lı, Hamit’li, Nuri’li kadroyla. Ne kadar acı ki, Milli Takım’ın çok acil “halkla ilişkilere” ihtiyacı var.