Eğri oturup doğru konuşalım. Fenerbahçeli olan/olmayan futbol kamuoyunun, Aykut Kocaman’a açtığı kredi, bugüne kadar hiçbir futbol adamına nasip olmadı.
Elbette Aykut Hoca’nın kişiliği ve duruşu bu kredinin sağlam ipoteği.
Ama Fenerbahçe’de geldiği “pozisyon”un ilk ve tek olması da önemli! Görevinin ne olduğunu tam olarak bilmiyorlar ki, görevini yapamadı diye sızlansınlar!..
Şaka bir yana, Aykut Kocaman boş adam değil ki, deliğe süpürsünler. Süpürüp atsınlar.
Güven veriyor, saygı yaratıyor.
Bir iki cılız sesin “şansını deneyip yalnız kalması” dışında ne medya sorguladı Aykut Kocaman’ı, ne taraftar.
Bu durumda Aykut Hoca “başaramazsa” faturayı ona/buna kesmesin kimse.
Tek suçlu Fenerbahçe olacaktır biline!..
Onu alıp, çağdaş bir kulübün çağdaş bir profesyoneli yapıp, sonra da kötü kullanan Fenerbahçe Yönetimi.
Fener aldı getirdi, Fener aldı götürdü olacak yani.
Çünkü “gidişat” öyle gösteriyor.
Şimdi siz Aykut Kocaman’ı Brezilya’ya yollayacaksınız. “Git bir transfer yap” diyeceksiniz. Transfer ayı bitmek üzereyken “Fenerbahçe’nin transfere ihtiyacı yok” açıklamasını da Aykut Kocaman’a yaptıracaksınız!
“İşleyen bir mekanizmayı da bozmamak lazım” falan gibi saçma sapan gerekçeler bulmak zorunda bırakacaksınız.
Üstelik teknik direktör Daum, “Üç kulvarda koşuyoruz, transfere ihtiyacımız var” derken... Üstelik rakibiniz Galatasaray, Kewell gibi küresel bir değeri “yer açmak için” göndermek zorunda kalacak kadar ciddi transferler yaparken.
Ne yapmış oluyorsunuz Kocaman’ı o zaman?
Kötü kullanmış...
Büyük bir planın parçası gibi değil de günü kurtarmak için karizmasını çizdirmekte sakınca olmayan sıradan bir eleman. Bir “fedai”...
Çok kıymetli antika sehpanın, yüksekteki reçel kavanozuna uzanmak için üzerine basılması hali.
“İstifa etmeye niyetiniz var mı?” sorularına şaşırmayacaksınız o zaman.
Aykut Hoca da “Hakaret kabul ederim” demeyecek.
Milyonlarca göz tarafından izlenen Fenerbahçe ailesindeki dengesizlikler, doksan metrekare evdeki çekirdek ailenin sorunları gibi yaşanıp üst kattaki komşu bile duymadan unutulan meseleler olamaz.
Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapan “ilgi”dir. “Sevgi”dir. En ufak sorunu bu yüzden “memleket meselesi” haline gelir.
O zaman transferden, kupa kurasından, gelecekten bahsederken “İstifa edecek misiniz?” diye sorarlar adama.
Sorana değil, sordurana bakacaksınız.
Oysa ne hayalleri vardı Kocaman’ın.
Ankara’da teknik direktörlük yaparken bulup çıkardığı ucuz yabancılardan büyük yıldızlar yaratmak gibi mesela.
Vakti olsa, bir tane bile yapsa, beş senelik maaşını çıkarıp, beş senede Fenerbahçe’ye yapacağı tüm hizmetlerin bedavaya geleceği günler gibi hayaller.
Fenerbahçe’ye sportif kurumsallık kazandırıp, yöneticilerin ne işleri bozacağı, ne de kendilerini boşuna yıpratıp futbolun tansiyonunu artıracağı günler.
Didiklenmesi “diklenme” ve “medya mühendisliği” ile önlenen bir Fenerbahçe yerine, yapısı ve sistemi gereği didiklenmesi imkansız bir Fenerbahçe yaratmak gibi.
Gerçekleşebilir mi?
Futbol kamuoyu ve medya, açık çek vermiş; hâlâ arkasında.
Tek engel olabilir; o da Aykut Kocaman’ın bu niyetle göreve getirenlerin ta kendisi.