Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yazmadığımız kalmadı “futbol mahkumlarının” tutuksuz yargılanması için!
Hastası var, masumu var.
İş, güç, aile, sosyal çevre... Taksirle adam öldüren, Londra’da, Ege’de gününü gün ederken bu ne zapturapt böyle?
Geçtik “şikeyi/teşviki”. Diyelim ki hepsi “silahlı örgüt kurmaktan suçlu”... Tüm hayatlarını/servetlerini geride bırakıp nereye, nasıl, neden kaçacaklar? Hangi delilleri karartacaklar?
Gazetelerde sayfa sayfa çıkanları mı, UEFA müfettişine çıtlatılanları mı?
Bir tanesi bile beraat ederse “vebal” dehşetli boyutlarda olmayacak mı?
Adaletin kestiği parmak acımaz (derler). Herhalde “neşter” kullanınca... Kör testere acıtır mutlaka.
* * *
Neyse...
Madem ki “hal böyle”; tam basınçlı şimendifer gibi yol alan futbol alemine adapte etmek lazım bu hali.
Çünkü “Senin başkanın, yöneticin, teknik direktörün, dostun, arkadaşın hapiste” diye kimse kimseye puanlarda iltimas yapmıyor. Transferde öncelik vermiyor. Kimse futbolculara gol yolu açmıyor.
* * *
O zaman...
İstediği kadar “mağdur” olsunlar, Metris’tekiler mani oluyor kulüp ve takım başarısına!.. Henüz olmadılarsa, eli kulağında.
Aksak kalıyor olay. Tekliyor. Akıllar karışıyor. Adeta “muhtemel başarısızlıklar” için kılıf oluyorlar içerde başarı için dua etse de insanlar.
Tokmağı Metris’te olan davullar ahenk tutmuyor.
Tam gün mesaileri yetmeyenler, demir parmaklıklar arkasından nasıl yeter şu futbol boğuşmasına?
* * *
Çare yok...
Kulüplerini seviyorlarsa, tıpkı Beşiktaş’ın kupası gibi “aklandığında geri almak üzere” görevlerini askıya alacaklar ve kulüplerin önünü açacaklar.
Bağırlarına taş basacaklar.
Hem taraftar hem yönetim tarafından gözyaşlarıyla ama alkışlarla kabul edilecek ayrılık.
Maalesef istifa etmeli “futbol mahkumları"...
Duygularla futbol mekanizması aynı frekansta değil çünkü.
Hani, tüm yöneticiler “itidal” çağrısı yapıyor ya taraftarına... Herhangi bir futbol hezimeti, başarısızlığı, aksaması durumunda, bırakın “itidali” o taraftarı “infial” haline getirecek olan “Başkanımız, yöneticimiz, hocamız, dostumuz, arkadaşımız hapiste olduğu için bu durumu yaşadık” fikri olur ki, dizginlerin kopması anlamına gelir; kimse tutamaz bir daha.