Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe - Chelsea maçı sabahı... Artık her türlü spor organizasyonunda “kurt” olmuş arkadaşım ve gurur duyduğum meslektaşım Halil Özer, gazetecilik refleksiyle ulaşım planı yapıyor kendine.
Avrupa yakasında oturuyor, maç Kadıköy’de...
O saatlerde köprü falan çekilmez. Köprüden geçse, “kaldırım mütahitleri cenneti” Kadıköy’ün köstebek yuvasına dönmüş yollarında maçı kaçırır. Dönüşte kamyon trafiği cabası.
O da ne... İstanbul Deniz İşletmeleri, Avrupa’dan Asya’ya maç seferi koymuş.
Haberin kokusunu aldığı gibi kolaylık ve kestirme konusunda da uzman olan sevgili Halil, yine on ikiden vuruyor hedefi!
Arabasını park edip Bakırköy’den deniz otobüsüne binecek, Kadıköy’den biraz yürüyecek; hoop Şükrü Saracoğlu Stadı’nda!
Avrupa Kupası maçında “Avrupa konforu”. Muhteşem değil mi? 
Halil Özer bu... İşini asla şansa bırakmaz. Arıyor İDO’yu ve dönüş seferinin saatini öğrenmek istiyor.
Aziz Nesin öyküsü burada başlıyor!..
Yanıt; “Sadece gidiş, dönüş yok”...
“Götürüyoruz, daha ne istiyorsun” mu demek istiyorlar, yoksa “Burası Kadıköy, buradan çıkış yok” sloganından vazife mi çıkarmış İDO?..
“Neden peki” diyor Halil...
Özrü kabahatinden büyük bir yanıt:
“Avrupa maçlarının bitiş saati belli olmuyor ki... Uzatmaya gidiyor, penaltılar falan; hangi saate koyacaktık dönüşü”!..
Hay Allah’ın düdüğü.
Doğma büyüme futbolcu eski belediye başkanınızdan, başbakanınızdan utanın.
Nasıl uzasın maç?
AB’ye paket paket girmeye çalışan Türkiye’nin, birçok Avrupa ülkesinden büyük, kalabalık, lüks ve pahalı şehrinde, binlerce çalışana sahip organizasyon... Sadece sudaki serveti, 8 hızlı feribot, 25 deniz otobüsü, 32 vapur, 17 araba vapuru, bir yolcu gemisi gibi hesaplanamayan trilyonlara ulaşan bir dev. “Medeni ulaşım” sorumluluğu yüklenmiş, sorumlulukla orantılı imkanlar elinde. Lafa gelince, yönetim kurulları, icra heyetleri, halkla ilişkileri, sekreteryası, falan filan.
Maçın 90. dakikada biteceğini bilen yok.
Para, teknoloji, hepsi boş yani.
Eksik olan bir şey var ama söylemeye çekiniyor insan.
Bizde “eksik” olan onlarda “tamam”sa ve şayet Fenerbahçe Chelsea’yi elerse yazık olmaz mı İngilizler’e?
***
Chelsea’yi hava alanında karşılayan “bir avuç” Galatasaraylı’nın ne yapmak istediğini sorgulayan dünkü yazım için katılımda bulunan herkese teşekkürler.
“Doğru” diyenlere de, “Onlar bize neler yapmıştı” muhasebesine girenlere de. Demek sevgi ve dayanışma stokları tükenmemiş yüreklerde. İtirazı olanlar bile rahatsızlık hissetmiş besbelli.
Lakin, Fenerbahçe Avrupa’da yükselince, Galatasaray’ın kurumsal dengesi bile bozuldu; bu kesin.
Nereden mi anladım?..
Ortada yeni bir yönetim varken, yeni bir başkan seçilmişken ve bazı Galatasaraylılar Fenerbahçe’nin kaybetmesini açık açık isterken, meseleyi ulusal boyutta değerlendirmek, asalet göstermek, yapıcı olmak, kardeşlikten bahsetmek bir duayene; sayın Selahattin Beyazıt’a düştü.
Benim fikrimi reddeden Galatasaraylılar,  aynı zamanda “Bugün (dün) Fenerbahçeliyim” diyen sayın Beyazıt’ı da anlamıyorlar demek ki.