Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Minik bir sorum var Trabzonspor yönetimine... Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın UEFA cezalarına acaba Başkan Hacıosmanoğlu’nun zehir zemberek söylemlerinin, keskin bakışlarının, ağır abi tavırlarının etkisi oldu mu?
Futbol Federasyonu’ndaki kürsüden tarihte eşi benzeri görülmeyen sertlikte konuşması, özellikle Fenerbahçe’yi yönetenlerin ahlâkını sorgulaması, ona destek olacaklara “potansiyel ahlaksızlığa ortaklıkla” suçlaması, Federasyon’u “kimseyi savunamayacak hale getirme” çalışması sayesinde mi iki büyük kulüp, dolayısıyla Türk Futbolu cümle aleme rezil olacak cezalar aldı ve Trabzonspor’un kupasına kavuşma olasılığı arttı?
Yanıt; kesin olarak hayır!
Zerre kadar tınmamıştır UEFA.
Nereden mi biliyoruz?
Tınsa... Daha önce değil ama İsviçre’deki duruşma aşamasında bizzat Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın ağzından dökülen “Umarım, ceza almazlar, aklanırlar” ifadesi de en az Trabzonspor ve sayın Başkanı kadar etkili olur, tam tersi bir karar çıkardı.
Bizimkiler, ister “gebersinler” ister “gönensinler” desinler, bir kulağından girer diğerinden çıkar UEFA’nın.
Lakin misak-ı milli sınırları içinde yaşayanların bir kulağından giriyor, beyin kıvrımlarına yerleşip orada kalıyor virüs gibi.
İlacı yok...
Durum ve ortam müsait olduğunda oradan çıkıp en ilkel dürtülerin kilidini açıyor.
Acıması da yok.
Cezayı UEFA verecek, “düşman” Fenerbahçe...
Cezayı UEFA veriyor, “düşman” Trabzonspor...
Gerçi, cezadan sonra ilk demecinde sayın Trabzonspor başkanı yumuşadı, kendi taraftarlarını aklıselime davet etti ama yumurta çoktan kırıldı.
Şu anda omlet pişiyor.
Sezon başlayınca afiyet olsun!
Bunu söylüyordum işte; sayın Hacıosmanoğlu seçilip ilk konuşmasını yaptığından beri.
Adalet bir şekilde yerine geliyor. Gelmese de kamu vicdanında hak eden hakkını alıyor.
Ancak, ortak bir platformda yaşayıp yarışmak zorunda olanların arasına giren kin, aksayan adaletin verdiği huzursuzluktan çok daha ağır, çok daha vahim.
Hiçbirinin “ilk kupası” değil kaybedip kazandığı... Hiçbirinin katılamayacağı ilk Avrupa Kupası da olmayacak.
Hadi açık söyleyeyim; hiç birinin de “ilk şike teşebbüsü değil” yakalanıp yakalanmadığı...
Artık olmasın... Tamam.
Adalet... Tamam.
Dürüst yöneticiler... Eyvallah.
Ama nerede olacak bunlar?.. Savaş alanına dönmüş bir futbolda mı? Forma renkleri için birbirlerine kıyan insanlar için mi? Kin, nefret ve dehşet boyutlarında, zehirli bir atmosferde mi?
Bir şeyleri düzeltmek, elbette gerekli.
Yapmaya çalışana da helal olsun.
Fakat, her türlü sporun nihai noktasında yer alan “kardeşlik/dayanışma/dostluk” kavramlarını tepeden tırnağa geri dönülmeyecek şekilde silip atarak değil.
Baltayla uzvu kesmek de “ameliyat”, bir neşter birkaç dikişle uzvu kurtarmak da.