Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

En fedakâr Fenerbahçeli kim? Mahmut Uslu!  İnsanın kendisinin bile inanmadığı “Stadın şalteri UEFA”nın elinde” cümlesini canlı yayında kurmak kolay mı?
Baktı tribünlerde kavga var; attı kendini ortaya hepimize yeni bir polemik konusu çıkardı.
“Işıkları kim kapadı”?
“Neden” kapatıldığının önemi kalmadı böylece.
O sırada Saracoğlu tribünlerindeki Aziz Yıldırım muhalifi “100 kahraman Türk” ile onlara haddini bildiren “1000 fedakar Türk’ün” fiziksel münazarası ikinci planda.
*               *                  *
Konu “kimin kapadığıysa” ben ne UEFA’ya ne sayın Yıldırım’a kızabilirim!
Velev ki, Aziz Yıldırım’ın emriyle kapanmış olsun ışıklar.
Haksız mı?
Bakın, bu refleks herşeyden önce insani bir tepkidir. Siz hiç berbat durumlarda gözlerini kapatan insanlara rastlamadınız mı? Elleriyle yüzünü örten. Görmek istemeyen.
Hatta kimsenin görmesini istemeyen insanlara...
Olay bu kadar nahif işte...
Bu kadar korumacı.
Bu kadar sevgi odaklı!
Gereken durumlarda ışıkları kapatmak herkesin hakkı.
*                *                  *
Aziz Yıldırım “Işıkları kapatın” emri vermişse “rezalete ışık düşmesin” diyedir ki, onun konumunda bir insanın ilk ve en önemli görevidir anında müdahale etmek.
Mesela bir hastanenin acilinde kavga çıkıyor. Ne yapıyor o kavgayı ayırmakla görevli korumalar/memurlar? Gazetecileri engelliyor, kameraları perdeliyor.
Şalteri bulsalar indirirler... Ama hastane acillerinde elektrik ancak ameliyatta kesiliyor.
Karanlık iyidir bazen.
İki kare daha az fotoğraf çekilir ortalık karanlıksa...
Biraz daha az yansır televizyonlara.
İnkar etmek kolaylaşır.
Ortalığı karartamıyorsanız, naklen yayın kablolarını kesmek gibi çareler ararsınız.
Hele böyle bir sezon başlangıcından sonra!
*                 *                  *
Sayın Mahmut Uslu, sıra dışı zekası ve Fenerbahçe sevgisinin köpürttüğü ataklığıyla aldı başka yerlere taşıdı konuyu canlı yayında.
Süperdi. Süper.
Karartmayı UEFA yapmışsa da süper, Aziz Bey emretmişse de süper.
“Cinlik”, futbol denilen oyunun vazgeçilmezlerinden biridir ve bazen kazanmak, bazen “daha az kaybetmek” için uygulanmalıdır.
Lakin tüm bu olanlar, asıl soruyu unutturmamalıdır:
“Neler oluyor Fenerbahçe tribünlerinde”?
Size, kombine sahibi sevgili arkadaşım Neco’nun anlattığını yazayım durumun vahametini anlayın:
“Daha merdivenlerde bir delikanlı ile bir genç kız birbirlerine girdiler. Kız ‘Yıldırımcı”, delikanlı “muhalif”... Sonradan anladık ki, kardeşmişler”.
Artık sakatlar mı dönecek, Aragones mi ikaz edilecek, üçlü defans mı olur, Emre mi yerini bulur, her ne ise; sahada durum düzelmezse tüm ülkede karartma uygulasanız, nafile.
*               *               *
NOT: Tribündeki muhalifler, Fenerbahçe’nin en iyi durumunda bile rant peşindekiler olduğu için inandırıcılıkları kalmamıştır ve ne yapsalar “kişisel çıkarları için” şeklinde algılanacaktır. Yönetime muhalefet adına onların peşine takılmak, bugüne kadarki Fenerbahçe kazanımlarına ihanettir. Fenerbahçe’ye lazım olan “çıkarsız muhalefettir”. Aziz Yıldırım’a karşı olanlar “avanta”dan arındırılmış gerekçelerini tribün boğuntusunda değil düzgün platformlarda dillendirmek zorundadır.