Allah insanları da kulüpleri de şaşırtmasın!.. Çünkü bu “şaşkın ördek sendromu” bir kere başladı mı, arkası geliyor; soldaki düşük banketten kaçarken sağdaki göle yuvarlanıyor dev gibi kulüpler.
Hem de kıçın kıçın!
Örnek mi lazım?.. Beşiktaş.
Bakın Toraman’la Üzülmez arasındaki kavgayı gizlemeye çalışan Sinan Engin ikisinin de biletinin kesilmesi için elinden geleni yapıyor şimdi.
Madem en ağır cezayı önerecekti, niye gizlemek istemişti?.. Dillenmese örtbas mı edecekti?
Gelelim cezaya...
Bunun adı ceza değil, “sıra dayağı”...
Niye çıktı kavga?
Toraman “terlik kuralını” çiğniyor, Üzülmez ona hatırlatıyor.
Yani, kavgaya varan kontak, kurala “uymayan” ve bunu “hatırlatan” arasında. Sonraki yumruklar karşılıklı diyelim. Ama kim neden olmuş rezilliğe?.. Kim başlamasını sağlamış?..
Şıpıdık Toraman...
Yani bir kuralı birine hatırlattığınızda üzerinize yürürse, kol kola gideceksiniz nezarethaneye! Bu nasıl adalet?
Bir de kuralı koyanı aramak lazım. Hani şu “terlik yasağı”nı...
Teknik direktör Ertuğrul Sağlam değil mi o?..
Kendi kuralı üzerinde iki kaptanı yumruklaşıp iki iyi futbolcusundan olan Hoca’nın bir yorumunu duydunuz mu siz?
Sağlam, kuralına sahip çıkan İbrahim Üzülmez hakkında bir iki laf edemez mi?
En azından “saçma bir kuralmış” diyemez mi?
Saçma değilse, uymayan ve uyarana aynı ceza verilmesine nasıl sessiz kalıyor?
Yasak koyuyorsun. Kaptan uygulamaya çalışıyor. Kavga çıkıyor. İkisi birden kulüpten atılıyor. Senden çıt yok...
Otorite yerlerde...
Olay rezillik... Diyelim ki, kavga haline gelmesi bir talihsizlik. Peki sonrası, analizi, yargısı, cezası?..
O daha beter.
Teşbihte hata olmaz; buna “şaşkın ördek” durumu derler.
Sağa sola yalpalayarak sezona giren Beşiktaş, bakalım ne zaman yola girer?
Aragones ‘ceza’ mı, ‘şans’ mı?
Fenerbahçe cephesinden gelen “Aragones disiplini” haberlerine pek itibar etmiyorum ben!
Malumun ilanı gibi geliyor bana.
Başkan niye getirdi ki Aragones’i?..
“Canı isteyince oynayan” yıldızları, yılın 52 haftası parlatmak için.
Ben buna “örtülü ceza” demiştim.
İşin püf noktası da burada... Fenerbahçeli futbolcular fiili “disiplini” acaba nasıl algılayıp yorumlayacaklar:
“Ceza” mı, “şans” mı?
Ceza olarak görürlerse yaprak dökümü ligden önce başlar, balayı çabuk biter. Fenerbahçe’nin içinden yeni bir Fenerbahçe takımı çıkar ama “sert” değişim yüzünden belki bir sezon çöpe atılabilir yine.
Futbolcular ağır çalışmayı şans olarak benimserlerse ve Aragones’e doğru yanıt verirlerse, teknike, taktike, kurguya sıra gelmeden yüzde otuz artar Fenerbahçe’nin performansı. Verim artışındaki ilk ipucundan sonra tutmayın zaten takımı.
Anahtar futbolcuların zihinlerinde.
Kewell’e tam not
Harry Kewell Liverpool’dan geldi ama eski kulübü Leeds United taraftarları Galatasaray’a transferini hazmedemedi... İstanbul’daki 2000 UEFA Kupası yarı finalinde ölen iki İngiliz taraftarı hatırlatarak taciz ediyorlar adamı.
En sonunda, Galatasaray’ı suçlamanın saçma olduğunu söylemiş Kewell.
Nazikçe ama “Beğenmeyen küçük kızına almasın” mealinde.
Şimdi milliyetçilik yapacak değilim. Lakin Avrupa’da manyak yok mu yani? Yakalanmış adalete teslim edilmiş yapanlar. Almanya’daki Türk esnafı ensesinden tek kurşunla vuran nazi elini kolunu sallayarak dolaşıyor diye soydaş futbolcularımıza sitem mi edeceğiz biz de?
Futboldaki ırkçılık bu işte.
Öte yandan, sevdim şu Kewell’i...