Tevazu yok... Açıkça söyleyeyim, köşe yazmak her gün taşın altına bedenini koymaktır.
Hatta, çoluğunu çocuğunu aileni.
Gündemin suyuna tirit, ait olduğu kulübe mürit insanların bırakın bir kenara... Gerçekten fikrini söyleyenler, tahminde bulunanlar, olasılıkları işaret edip muhtemele pencere açanların işi hiç kolay değildir.
En büyük terbiyesizliklere onlar katlanırlar.
Şimdi...
Ben de...
Affınıza sığınarak şikayet hakkımı kullanıyor ve size belgeleri sunuyorum. Bir buçuk ay önce yapılan saldırıları sizin adaletinize bırakıyorum.
Tarih 11 Ocak 2011...
Fenerbahçe’nin yıldızı Taurasi’de doping keşfedilmiş; ben şaşırmışım!..
Yazmışım:
“BİZDEN KAÇMAZ
2004 yılında ABD Kadınlar Profesyonel Basketbol Ligi (WNBA) takımlarından Phoenix Mercury tarafından draft edildi. WNBA’de ilk 3 maçında 20 sayıyı aşan ilk oyuncu olmayı başardı ve yılın çaylağı ödülüne layık görüldü. Atina'daki Yaz Olimpiyatları'nda altın madalya kazanan ABD ulusal takımında yer aldı. 2008 Pekin'de aynı başarıyı tekrarladı. 2007 ve 2009 yıllarında WNBA şampiyonluğu yaşadı. 2006, 2008 ve 2009 sezonlarında WNBA’in sayı kraliçesi oldu. 2009’da sezonun ve finallerin en değerli oyuncusu seçildi.
Kim mi?.. Diana Taurasi.
Hani, 2010’da Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı'na transfer oldu. 2011’i göremeden doping kullandığı ortaya çıktı ya... İşte o.
Bizden kaçar mı. Seni gidi ne mal olduğu ancak Türkiye’de anlaşılabilen dünya starı!
Ya Amerika’da, Avrupa’da doping denetimine bizim kadar dikkat etmiyorlar, ya teknolojileri yetersiz ya da İstanbul Üniversitesi maçı, Taurasi’nin hayat memat maçıydı! “Yutarım dopingini kendimi Dünya’ya kanıtlarım” dedi her halde!
Tuhaf mı?
Neremiz tuhaf değil ki.”
Ve terbiye sınırlarını zorlayan yüzlerce mesaj almışım.
Ne Fenerbahçe yaltaklanmam kalmış ne bilim adamlarımıza düşmanlığım ne vatan hainliğim.
Ne yapmalıydım?
Tuhaf gelen bir olayı yazmayacaksam, gündemin suyuna tirit ait olduğu kulübe mürit salaklıklarla niye Milliyet gibi bir çok özel bir gazetenin parasına kıyayım?
Tuhaf gelmiş fikrimi söylemişim.
Bugün Prof. Dr. Uğur Erdener kulüplerden/sporculardan özür dileyip doping merkezini kapatmaktan bahsediyorsa, haklı bir kuşku değil miymiş benimki?
Bildiğimden mi?
Hayır...
Bir tiyö mü aldım bir karanlık yerden?
Hayır.
Sadece tuhaf gelmişti bana olay. Mantıksızdı. Gereksizdi. Şüpheliydi.
Yazmalıydım.
Kırk yılda bir ben haklı çıktım; önemli değil...
Bakın; her gün köşe yazmak, nazik bedenini tren raylarına yatırmaktır. Şüpheni, kuşkunu, tahminini ve en önemlisi samimiyetini paylaşmaktır okuyanlarla.
Onu yapmıştım ve yapmaya devam edeceğim.
Ayrıca Türkiye Doping Kontrol Merkezi’nin mahcubiyetine de üzüldüm, sınırsız saygı ve sevgiyi hak eden Prof. Uğur Erdener’in çaresizliğine de...
Taurasi’den bana ne...
Keşke ben yanılsaydım.
Ama öyle olmamış...
Şüphelerim haklıymış.
Tevazu yok.
Terbiye özürlü tüm mesajcıların özürlerini bekliyorum şimdi.