Müthiş bir sezon yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor; her nerede, kimler tarafından ve nasıl yaşatılıyorsa!..
“Nerede, kimler tarafından ve nasıl” saçmalığı ile uğraşacak halimiz yok, ama ekranda/sayfalarda, malum şahıslar eliyle fena halde mıncıklandığını, tecavüze uğradığını görüyoruz.
Futbolun sinek kadar değeri yok gözlerinde.
Varsa yoksa, “yağını” çıkarmak. Cukkayı doldurmak. İtibarı artırmak.
Evet, “itibar”...
Onlar, “ilgilenen” sayısına bakarlar. Nefret de bir çeşit ilgi olduğundan, bulanan mideler arttıkça, bunu itibardan sayarlar.
Kimseyi tenzih etmiyorum !
Bikini iddiasına girenden, kamyonda boy atan hıyar uzmanına, hatta Uğur Dündar helikopterden Avrasya Feribotu’ndaki teröristlerin ortasına atladığı sıralarda “ana haberlerde” maymunla röportaj yapan “büyük haberciye” kadar, alınan alınsın.
Onların alt türevleri de...
Rezaleti paraya tahvil eden bir avuç kişi, sadece futbolu değil sizi/bizi de mahvetti.
Eğri oturup doğru konuşalım; bu sezon futboldaki gerginliğin baş sorumlusu olağan ve alışık olduğumuz şekilde “yöneticiler” değildi.
Onlar ikinci...
Birinci biz!..
Daha doğrusu size öyle geliyor!
Siz ekranlarda onları gördüğünüz, biz “Yapma, etme” diye yazarak ünlerine ün kattığımız için “hepimizi” öyle sanıyorsunuz, ama işin doğrusu öyle değil.
“Bir kaleci şikeli gol yedi” dendiğinde, futbolu kovalayanların “üçte biri” belki de “üçte ikisi” onaylayıp sevinebilir, ama şu malum şahıslar hariç futbolun emekçi tayfasının tamamı, sancak gemisi batmış denizci kadar kederlenir.
Sonra başka bir şike iddiası... Ve sevinip onaylayan başka bir “üçte bir”...
Gerçek futbol yazarları, muhabirleri ise çaresiz kahretmektedir. Onların kısmetine düşen, sokakların malum şahıslara nefretini üstlenmek ve göğüslemektir.
Biraz daha pislendi mi zıplayıp gider malum vatandaşlar... Kim bilir daha önce kaç yerden kaç kere zıplamışlar. Sırtlarında yumurta küfesi mi var?
Ve verdikleri reytingle onların cebini dolduran sizlere, “Yapmayın, etmeyin” diye şöhretlerini pekiştiren bizlere kalır daha pis futbol.
Şimdi, Ali Koç’un “imasını” da, Ankaragücü Kulübü Asbaşkanı Ayhan Atalay’ın ‘’Aziz Yıldırım Bizans oyunlarıyla abad olmaya çalışmasın’’ girişkenliğini de bu pencereden değerlendirin.
Rolleri çalınan yöneticilerin, çırpınışları!
Başrol bizimkilerin.
Sayın Koç’u, Sayın Yıldırım’ı, Sayın Atalay’ı yarın en çok o malum şahıslar eleştirirse de sakın şaşırmayın.
“Skandal olacaksa, onu da biz çıkarırız kardeşim”.
Bir faydaları oldu bizim “eklenmiş” meslektaşların; yöneticileri “rezalet yarışında” geri bıraktılar. Ne de olsa saygın iş adamları yöneticiler. Çıtayı o kadar indiremediler.
Müthiş bir sezonda, nispeten az yönetici kavgası bu yüzdendir.