Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsan araba kiralarken bile “nereye”, “nasıl” gideceğini hesaplayıp, ona göre seçim yapar değil mi?
Yol engebeli ise dört çeker.
Düz yol, uzun mesafe... Az yakar.
Fiyaka mı yapacaksın, mal mı taşıyacaksın, yolda kar mı var güneş mi, hepsi “tercihin” parametreleri.
“Nasıl bir otomobil istiyorsunuz ?” sorusuna “kırmızı” diye yanıt veren kişi ne kadar bıyık altı gülücükle karşılaşırsa “kiralık oto” dünyasında, Beşiktaş da futbolda öyle gibi!..
Hangi nitelikler aranıyor Beşiktaş’ın olası hocasında?
“İthal”!..
O kadar.
“Refüze” edilmeyi bir kenara bırakalım; bunca Beşiktaşlı hoca dururken ve en az üçü deklare edilen “hedefe” bire bir uygunken, Ralf Rangnick’le flört neyin nesiydi?
Hadi, Rangnick de benziyor Samet Hoca’ya, Rıza Hoca’ya diyelim. “Yabancı hocayla zaman kazanmak daha kolay” hesaplarına hak verelim.
Peki, Zico?..
Rangnick ile Zico’nun tek ortak yönü var; ikisi de yabancı.
Resmen “nasıl” ve “nereye” gideceğini bırakıp “kırmızı araba” diye tutturdu Beşiktaş.
Başkan Fikret Orman’ın seçilmeden önce açık yüreklilikle altını çizdiği “Size acı ve gözyaşı vaat ediyorum” mealindeki cümleleri, sadece ekonomik bağlamda değildi demek.

Haberin Devamı

Olimpiyat için “üç nal bir at” eksik!
Koskoca bir meslek yaşamımın tamamı, “İstanbul Olimpiyatı” hayaline inanarak/coşarak/kızarak/utanarak ve bıkmadan usanmadan kalem oynatarak geçti!
Bir spor yazarı olarak “ümitler ve hayal kırıklıkları olimpiyatından” maraton branşında altın madalya almışımdır herhalde.
Bizden “olimpiyat ev sahibi olur mu/olmaz mı”; ayrı mesele!
Hele, birinci, ikinci adaylıklarımızı düşünüyorum da... Deli gibi sinirlendiğimiz Uluslararası Olimpiyat Komtesi’nin ne kadar haklı olduğunu anlıyorum.
Kaynak yok, tesis yok, tecrübe yok, yalnızca kağıt üstünde öneriler...
Şimdi hepsi var, geriye kalan “bir atla üç nal”!..
Nedir onlar?
Olimpiyat ruhu ve seyircisi.
Düşünsenize rakip üç adımcıya “yuh” çeken olimpik tribünleri!..
O da olur bir gün.
Ancak, geriye bakınca, sadece şu “inat” için bile gelmiş geçmiş tüm emeği geçenleri kutlamak lazım.
“Devlet’te devamlılık” budur işte.
Eğri oturup doğru konuşalım; İstanbul, olimpiyata bugüne kadarki “en yakın” yerde.
İşin komik tarafı, nesiller boyu süren bu çabaya en büyük “engel” yine düzenleme ihtimalimiz olan 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası.
İkisi çakışıyor ve birinden vazgeçmemiz gerekiyor.
Ne yapmalıyız acaba?
Her şeye aday olup “ya tutarsa” mı?
“Bizim önceliğimiz şu, diğerini dondurduk” mu?
Üç nal ve bir at kolay... Lütfen, “Benim organizasyonum daha önemli” itişmesi mani olmasın bu sefer.
Ve lütfen, sayın Başbakan’a sormadan halledilsin.