Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne oldu?.. Bizler mi saçmalıyorduk?.. Aykut Kocaman mı çark etti?
Cayır cayır yazıyorduk “Aykut Hoca’nın sisteminde Alex’in yeri yok” diye.
“Brezilyalı’yı istemiyor”, hatta “Brezilyalılar’ın hiçbirini istemiyor” tespiti ise genel kabul görmüş sıradan hadise. “Elini sıktı/sıkmadı”, “Adını andı/anmadı”, “Yolladı / yolluyor / yollayacak” lafları, gündelik vakalardı.
Hiç ses çıkmıyordu Kocaman’dan...
Hoca’nın suskunluğu bizim meslekte “haklısınız” ile eşdeğer bir anlama gelirdi ki, şüpheleri siler, ocağa odun atmayı teşvik ederdi.
Sadece biz mi?.. Tribünler de aynı algıdaydı. Kaptan’ı seviyorlar ve üzülüyorlardı.
“Alex’i, Aykut Kocaman’dan korumak” şeklinde bir misyon icat edilmişti.
Peki, Aykut Kocaman’ın dün çıkıp “Ben hep Alex’le çalışmak isterim” demesi ne menem bir iş?
“Yanar döner” mi Aykut Kocaman?
“Dün dündür, bugün bugün”cü mü?
“Rüzgâr gülü” mü?
Bu kadarla kalsa iyi... Şimdi “bir kısım medya” döşenecek;
“Aziz Yıldırım Aykut Kocaman’a ayar verdi”!..“Çünkü Alex, Yıldırım’ın has evladı”!..
Hayır efendim...
Hepsi yanlış.
Aykut Kocaman, “Alex’e ayar verdi” asıl!
Nasıl?..
Bire bir kavga etmeden, polemiğe girmeden, küstürmeden, Alex’e körü körüne aşık tribünleri çok fazla germeden “Yürürsen bu takımda oynayamazsın” dedi.
Kendisine değil... Ortaya karışık!
En azından söyleyenleri reddetmedi ve bizim jargona göre “onayladı”.
Ne zaman ki, Alex aslına döndü. “Ayar” tamamlanmıştı.
“Artık tamam” dedi Kocaman:
“Ben kaldıkça o da var”!
Aykut Kocaman’ı beğenirsiniz/beğenmezsiniz, ama tereyağından kıl çeker gibi halletti Alex meselesini.
Bir yıldızın yüzüne karşı “şantaj” kokan ifadeler kullanmadan, hem kamuoyunu hem de medyayı kullanarak Alex’e mesajını verdi; mesaj yerine ulaştı...
İstediği gibi Alex’in “baş tacı” olduğunu açıkladı.
Alex, Fenerbahçe’ye yeniden transfer edildi yani.
Evet, yeniden... Kötü oynayan ve gönderilmesi gereken futbolcunun hesabını teknik direktörden sormuyor muyuz?.. Düzelen ve kazanılan futbolcu da Hoca’nın hanesine yazılmalı değil mi?
Ben buna teknik direktörlük becerisi derim.



‘Bursaspor, üç büyükleri nasıl geçti’?
Bir T.C. vatandaşı, Bursaspor’un, Şampiyon Kulüpler maçlarına bakıp, golleri alt alta toplayıp “Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ı geçip nasıl şampiyon olmuş bu takım” diye sorsa tepesine binerler Bursalılar:
“Üç Büyüklerin fanatik taraftarları... Hepsi Bursaspor düşmanı”!..
Allah’tan söyleyen İspanyol basını.
Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı “tutmazlar”, ama “bilirler”. Hesabı yapmışlar, yazmışlar:
“Bu takım üç büyükleri nasıl geçti”?
Kıssadan hisse... Bursaspor ve şampiyonluk iyi güzel de; bir yandan da büyük sorumluluk... Kebabı bile “Avrupalı Fatih’ten mülhem” bir kentin takımı Avrupa’da elek gibi olmayacak. Olursa kendi imajıyla birlikte hani o çok meşhur “marka değeri” var ya; onu da soğutuyor, donduruyor, tadını kaçırıyor.
Ben değil, İspanyol meslektaşlar söylüyor.