Bir gün bu ülkenin başına (daha) büyük dertler açılırsa, kardeş kardeşe düşmanca davranırsa, rejim sallanır halk yerlerde yuvarlanırsa, bilin ki, Hakan Şükür’ün bunda çok emeği olacaktır!
Tabi, Galatasaray’ın kupalarında da emeği vardır. Milli Takım adına da gol atmıştır. Lakin, işin vitrinidir onlar.
Asıl mal, tezgahın altında! Özel günlerde, özel durumlarda, özel emirle çıkarılıp sergilenen sonra katlanıp yeni ve daha özel günler için istiflenen mal!
Kim imal etmiştir bilinmez, ama Türk malı olmadığı kesindir.
***
İlaç gibidir Hakan Şükür...
Cumhuriyet ilkeleri kemirilip ılımlı İslam cübbesi biçilen tesettürlü Türkiye’de futbol üzerinden her türlü operasyona “cesaret ilacı”.
Fedakârdır.
Futboldan kazandığı “dokunulmazlığı” cemaatinin kullanımına açmıştır.
İradesi sağlamdır.
Tıpkı “şeyhi” gibi santim santim, inatla, sebatla, sabırla yürümüş ve hiç de azımsanmayacak kutlu/mutlu günleri görmüştür!
Nasıl başarmıştır?
İnancı sayesinde mi? Derin dini tefekkürüyle mi?
Hayır...
O bildiğimiz meşin yuvarlakla işte.
Futbolda “fenomen” olmasa Hakan Şükür’ü kim takar? Her camide, her tekkede Hakan Şükür gibi binlercesi var.
***
Yine yapmış yapacağını ve kızışmış Türkiye’nin altına “düz ve kuru” bir odun daha atmış:
“Kutlu Doğum Haftası’na layık bir derbi olsun”!
Kutlu Doğum Haftası, yasadışı bir şey mi?
Hayır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın peygamberimizin doğumgününe denk düşen bir organizasyonu.
Tamamen ruhani ve kul ile Allah arasında.
Laikliğe bir diş daha geçirilecek ya...
“Din ve devlet harmanlamasına futboldan kurt deliği açalım”!..
Sorarım; küresel futbola entegre, yarısı yabancı Süper Ligimiz’in şampiyonunu belirleyecek bir derbi, nasıl “Kutlu Doğum Haftası’na layık” oynanır?
Her şeyden önce, futbol gibi buram buram para, rekabet ve şöhret kokan “gavur icadı, popüler kültür aracı” nasıl ibadetin parçası haline gelebilir?
İtiraz etseniz, “Sahaya çıkarken bismillah da demeyecek miyiz” mağduriyeti hazır beklemektedir. Babalanırlar bile:
“Kutlu Doğum Haftası”na mı itiraz ediyorsun”?
Etmiyorum. Benim itirazım onu kullananların niyetine... Kullanılmasına.
Bu ülke en “başarılı” Kutlu Doğum Haftası kutlamasını Sincan’da idrak etmiş, bebelere kuran okuma yarışması düzenlenen “Kudüs Gecesi”, 28 Şubat’ın başlıca gerekçesi haline gelmiştir.
Ne yapacağız derbide şimdi; Hatim mi indireceğiz?
***
Tırmalıyorlar, ırgalıyorlar, sarsıyorlar bu memleketi. Her şeyi kullanıyorlar.
Hakan Şükür gibi kaşıkla verip sapıyla gözümüzü çıkarıyorlar.
Lakin bu gözler göreceğini gördü, insanları tanıdı.
Hakan’ı da biliyoruz çok şükür.
Büyük planın futboldaki mücahitidir kendisi...
Öncelikli bağlılığı Amerika’daki Hoca’yadır. Eşyanın tabiatı gereği öyle olmalıdır. Racon böyledir.
Yani Galatasaray da hikaye... Futbol da... Gol de...
Görünen o ki, bu ülkenin dirliği düzenliği bile.
Her şey ama her şey “varılacak istasyona kadar” beklemek üzerine.
Genç adam... Yüreği kıpır kıpır. Üstelik irade sahibi, fedakâr, başarılı... İlaç gibi.
Tutamıyor kendisini; bekleyemiyor.
Kimbilir belki de zamanı geldi.
Sağ olasın Hakan Şükür!..
Yine becerdin.
Bir tek gün bile bizi müfteri durumuna düşürmedin.