Bire bir kopyası değil belki, ama “çift yumurta ikizi” Fenerbahçe’de yaşanmıştı beş yıl önce Galatasaray Asbaşkanı Mehmet Helvacı olayının.
Adı “Hakan Bilal Kutlualp krizi”ydi.
Sonrasında neler olmuştu hatırlarsınız:
Güç gösterisi, sadece “güç gösterisine kalkışanın” kellesini almıştı...
Hem de bir saatte.
Tüm Türkiye’nin gözleri önünde.
“İçerden” muhalefet yapmaya niyetlenen, medyada efelenen ve son anda yelkenleri suya indiren Hakan Bilal Kutlualp, canlı yayınlanan Divan Kurulu’nda hem yönetimden gönderilmiş hem de bir daha başkanlık şansı kalmamaya mahkum edilmişti!
“Af” çıkar mı bilmem, lakin o günü yaşayanlar hayattayken zordur.
Doğrusu da budur; darbeyi yapabilen başa geçer, yapamayan ebediyete intikal eder!
Ama Galatasaray’da olay farklı gelişti... Buna “gelişme” değil “rezalet” de diyebilirsiniz...“Pişkinlik” dehşet vericiydi.
Neden?
Çünkü Galatasaray’da “Liseliler Cemaati” var!..
* * *
Evet Cemaat...
Hemen yerlerinden zıplamasınlar. Cemaatin “dini” olanı da var, sosyal olanı da, ekonomik olanı da...
Dayanışma başka...
Öncelik, bulundukları yerin çıkarları değil de grubun gücünü korumaktaysa, ona cemaat derim ben.
Eğriyi/doğruyu ayırmakta “bizden/bize karşı” diye kıstaslar varsa, “Dünya yansın, bizimkilerin kılına dokunulmasın” fikri uygulamadaysa, kimileri bu gücü arkasına alıp hizmet etmesi gereken yere zarar veriyorsa, dayanışma kelimesi karşılamıyor meseleyi.
* * *
Açık konuşalım:
Şayet Sayın Mehmet Helvacı, Galatasaray Lisesi’nden olmasaydı, Başkan Polat binlerce kilometre uzaktayken durumdan vazife çıkaramaz ve Başkan’ı ıskarta haline getiren açıklamalar yapamazdı.
Şayet sayın Mehmet Helvacı, Galatasaray Lisesi’nden olmasaydı, Başkan Polat kendi yönetimini madara edecek kadar kararsız kalmaz, gerekeni yapardı.
Artık genel kurul mu olur, yönetimdeki muhaliflerin tasfiyesi mi olur, sayın Polat yaşını küçültüp Lise’ye mi kaydolur bilinmez... Ama Atatürk Hava Limanı’na inmeden ne yapılacağı belli olurdu.
Ve sayın Helvacı Liseli olmasaydı, bugün sıradan bir Galatasaraylı olurdu.
Fenerbahçe’deki gibi.
Polat’ın takdir ettiği sayın Aziz Yıldırım gibi.
* * *
Kimse eğip bükmesin, Helvacı’ya “Başkansız iş çevime gücünü” veren de Galatasaray Lisesi’dir, Polat’ı “Helvacısız bir yönetim için” iki kere düşündüren de, cesaret ettirmeyen de.
Demek ki iktidarda kim olursa olsun Galatasaray Lisesi ve onun mezunları yönetiyor Galatasaray’ı.
Ayıp mı?
Asla...
Ayıp olan, Liseliler dışında her Galatasaraylı’nın “figüran” olarak kullanılması.
Dersiniz ki “burası bizim kulüptür”, herkes ayağını ona göre denk alır. Hem kitlelerin sevgisine talip olmak hem de “hepsi benim” noktasından bir adım kıpırdamamak eskiden zordu, artık imkansız...
“Vesayet Rejimi” lafı moda ya, kralı Galatasaray’da.