Tatsız, tuzsuz, ruhsuz bir sezon geçti nitekim!.. Yönetici zanaatkarından kimse birbirine girmedi. Ağız tadıyla bir şike bile olmadı. Kimse kimseye yatmadı. Hakem asılmadı, Federasyon taşlanmadı, kulüpler basılmadı. Tribünde, basın toplantısında sloganlaşmadı “istifa” haykırışları.
Bu ne biçim Süper Lig ya!..
Yazıklar olsun; ne o, bir siyah çelenk yaptıracak paranız mı kalmadı?
Bayrak direği gibi ayakta duruyor düşenler de şampiyon adayları da hayalleri yıkılanlar da. Gidenler kendileriyle birlikte sürüklemeye çalışmıyor futbolu. Tepedekiler, alt komşuları üzerinde tepinmiyor şehvetle...
Tadı kalmadı!..
Hani düşme hattında son beş hafta puan bırakmayan takımlar? Hani banknot dolu çantaların şehirlerarası yolculuğu hakkında dedikodular?..
Ufak tefek şansını deneyenler olmadı değil... Ama bir komplo teorisi de tutsun be kardeşim!.. Eskiden sadece “komplocu” olanlar, şimdi “yalancı komplocu” unvanı aldılar.
Böyle giderse “bazıları” işsiz kalacaklar şu global krizde.
Kulüp-Medya ilişkileri bile bir tuhaf oldu.
Mustafa Denizli’nin “Gol atan, kazanır” esprisini “Vali olmuşsun, ama adam olamamışsın” diye yanıtlayan Trabzonspor Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu’nu eleştiriyorsunuz; hem de kantarın topuzunu gevşek bırakıp eleştiriyorsunuz. Telefonu açıp “Beni yanlış anlamışsınız” diyor.
Hani bunun bedduası, sinkafı?..
Hani “Sen hayatında Trabzonu mu gördün” tarzında küçümseyen ve dışlayan saldırısı?
Yok... Sadece “Bize laf atan Denizli’yi de eleştirmenizi beklerdim” kadar bir sitem.
Beşiktaş yönetimine “Çifte şampiyonluğa hazır mısınız” diye soruyorsunuz. Daha ileri gidip neler yapmaları gerektiğini dikte ediyorsunuz; kulüp genel sekreteri Kenan Öner telefon açıp “Teşekkürler, ufkumuzu açtınız” diyor.
Bilinen yöntem “Sen kim oluyorsun da Beşiktaş’a akıl veriyorsun” değil miydi?
Tam tersi...“Heyecandan bazı şeyleri atlayabiliyoruz. Bugün yazdıklarınızı ve konuyu Yönetim Kurulu’na taşıyacağım” diyor sayın Öner.
Mideme ağrı giriyor.
Sanki fırtına öncesi yaprak kımıldatmayan hava zarafeti.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın inci gibi dişlerini görüyoruz 11 yıl sonra ekrandan. Neşeli ve güleç.
Ali Koç ile Abdullah Kiğılı insanın içini ısıtıyor.
Galatasaray Başkanı Adnan Polat, ne eski defterleri açıyor ne de yeni polemiklere idman veriyor. Saatini koluna takıp Avrupa’ya gidiyor yeni sezonda güçlenmiş bir Galatasaray yaratmanın hammaddelerini aramak için.
Sivas’ın ağzı var dili yok.
Sıktınız kardeşim...
Ne olacak reytingini / tirajını yani “ekmeğini” bulanık sudan çıkarmaya alışmış, yıllardır buna koşullanmış ve yılların tecrübelilerini örnek almış insanların hali?..
Lütfen biraz şike... Biraz kavga... Biraz şaibe...
Acıyın onlara.