“Spor” deyince siz ne anlıyorsunuz bilmiyorum, ama ben artık “biyolojik” takılıyorum ve aklıma “mantar” geliyor!..
Yaşamının sürekliliğini sağlamak için üreme yeteneğindeki “sporlarını” dört bir yana saçan rengarenk mantarlar...
Çeşitli mantarlar var.
Örnek mi?..
* * *
Kravatlı mantarlar:
Genellikle kulüplerin yekpare meşe yönetim kurulu masalarının kenarında ürer bunlar. Kapı kapalı içerisi loş ise değmeyin keyiflerine.
Parazit demeye dilim varmıyor, ama oradan; o masadan beslenirler işte.
Büyürler. Palazlanırlar. Her yeri kaplama eğilimindedirler.
Tabi sporla çoğalırlar.
Dışarıdan bakan “Aman ne hoş” dese de onların büyüdüğü kadar çürür meşe masa.
* * *
Kramponlu mantarlar:
Çimeni mekan tutarlar. Lezzetli ve yenilebilir olanları da vardır. Zehirli olanları da. Lakin ancak yedikten sonra anlaşılırlar.
Ekmek elden su şirketten irileşirken zevk için “spor” yaparlar.
Bunlara “egoist mantar” da denir. Bugün bu sahada, yarın başka sahada bulabilirsiniz.
İthal türlerin “halüsinasyona” sebep olduğu ve “yiyenlerde” intihar eğilimleri yarattığı söylenir. Tüketenlerin evini, kulübünü, kendini yaktığı gözlemlenmiştir. Neyse ki, ömürleri kısadır.
* * *
Eşofmanlı mantarlar:
Diğer ismi “düdüklü mantar”dır. Antrenman sahalarını ve yedek kulübelerini severler. Tadı, kalitesi yemeden anlaşılmaz.
İyisinin tadına doyum olmaz, kötüsü kanserojendir.
Kötü olanlar çevreyi, yaşadığı mekandakileri, hatta onu ekrandan görenleri bile hasta eder.
Kramponlu mantarlarla alan kavgasına girişen türü de vardır, kendini kravatlı mantar sananları da, mikrofon ve kalem mantarlarına uyuz olanları da.
Bu sebeple zamanlı zamansız ayıklanırlar.
Eşofmanlı mantarların “sporu” yılda bir kez ve tam da ligin bitiminde çimlenir. Çimlenme ihtimali 18’de birdir.
* * *
Spor mantarları veya mantarların sporları bugünlerde kahrediyor insanları.
Koskoca kulüpler birer futbolcuya esir olmuş. Alex Fenerbahçe’nin, Querasma Beşiktaş’ın azı dişini narkozsuz oyuyor.
Kitlesel çılgınlık gibi...
Her kulüp kendi evladını yemek üzere.
Başkanlar meze... Organize Şube’nin, Cumhuriyet Savcıları’nın, hakimlerin, mahkemelerin yapamadığını bir kişi yapmak üzere Fenerbahçe’de.
Beşiktaş’ta dünyanın en iyi seyircisini bir kişi tribünden koparacak neredeyse.
Bu arada Avrupa’dan puan yerine avucunu yalıyor futbolumuz... Eriyor.
Mantara basmış durumdayız!
Seyirci şampanya mantarı gibi.
Bizi mantar sporları mahvetti.
Yılın mağduru
Ne demişti Fatih Terim?
“Bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz”!..
İspatı, Voleybol Federasyonu “eski” başkanı Erol Ünal Karabıyık.
Altı yılda Türk Voleybolu’nu hayal edemeyeceği yerlere getirdi, Olimpiyat seviyesine bile çıkardı ve seçimi kaybetti!
Nasıl?
Türkiye’de “sporu ihya etmekle görevli” sayın Bakan ve Genel Müdür marifetiyle...
Ben söylemiyorum. “yılın spor adamı” ve “mağduru” Karabıyık’ın tespiti. Sayın Spor Bakanı ve Genel Müdürü, Özkan Mutlugil’in başkan olmasını istemiş ve gerekli yerlere telefon etmiş!
Sebep?
Erol Ünal Karabıyık “bazı” telkin ve talepleri geri çevirmiş.
Bu kadar işte.
Herkese ders olsun; kimse sıra dışı başarı falan göstermesin, etliye sütlüye dokunmadan işine baksın.