Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Devlet gibi kadın” derler ya... İşte öyle biriydi. Zengindi, başarılıydı, güzeldi.
Milyonların gönlündeydi.
Bir yakışıklıya gönül verdi, evlendi.
Değse, daha dünyaları sererdi ayaklarına. Lakin, “zarf” iyi ama “mazruf” kötüydü adamda. Masraf ile adamın denkleşmediğini anlayınca boşanmak istedi.
Mesleği gereği biraz “yolluk” talep etti jigolo.
İster, adettendir.
Ve böyle durumlarda el altından verilir diş kirası. Hovardalık bütçesine o da dahildir.
Buraya kadar “yaramazlık”!
Amma... Beyefendi’nin avukatı çıkar da “Müvekkilim boşanmak istemiyor. Çünkü böyle avanta başka yerde bulamaz. Piyasa belli. Başka biri bugünkü yaşantısının % 20’sini bile karşılayamaz” derse.
“Utanmazlık”!
Rezalettir, rezalet.
Kaybedilen sadece para değildir. Hükümet gibi kadının zekasından başlar sorgulama, sisteme kadar varır.
İşte Fenerbahçe Cumhuriyeti tam da bu durumdadır!..

Milos Krasic ile alay-ı vala ile izdivaca mı yanarsın?
Ona harcadığı servete mi?
Bir işe yaramadığına mı?
Cebinden üstünü tamamlayıp başka takıma tatile gönderdiğine mi?
“Hadi yolun açık olsun” dediğinde “Futbol hayatım bitene kadar bana bakmak zorundasın” dayatmasına mı?
Ele güne rezil olmaya mı?
Allah şaşırtmasın!

Öte yandan, bir teşekkürü hak ediyor Krasic’in menajeri!
İki yıl önce 7 milyon Euro’ya gelip yılda 2 milyon 300 bin Euro cukkaladıkları Fenerbahçe için “Çok seviyoruz” falan değil, açık açık “bu avanta başka yerde yok” dediği için.
Bu yumruk da aklımızı başımıza getirmezse, ne getirsin?
Akıllı ol; gözünü aç kardeşim... Hovardalık edeceksen bile ölçüyü kaçırma. Adama beş katı para verirsen, sittin sene ayrılmaz peşinden.
Doğru seçeceksin.
Doğru anlaşacaksın.
Yaptın bir hata, çaktırmadan halledeceksin.
Krasic’e de yazık... Attan inip eşeğe nasıl binecek şimdi adam?
Emekliliği sağlama almadan nasıl gitsin?

Sistem böyle ise... Kimse sokağa atılan parayı sormuyorsa... Ve kimse rezaleti sorgulamıyorsa.
Daha çook kesiliriz bu alemde bilesiniz.
Değişebilir mi peki?
Medyada “pul” kadar verilen bir haberi hatırlatayım:
“Şu anda amatör ligde mücadele eden Malatyaspor’un geçmişte görev yapan pek çok yöneticisi kulübü ekonomik anlamda kötü yönettiği için hapis cezasına çarptırıldı”.
Türkiye’de bir ilk.
Kötü yönetenler değil, kötü yönettiği için 3 yıldan 8 yıla kadar mahkumiyete çarptırılanlar...
Hovardalık buraya kadar.

Haberin Devamı

“Barış” marjinal oldu!

Haberin Devamı

Kusura bakmayın... Resmen “tufaya geldim”. Benjamin Franklin’e kandım!
Hani şu ABD’nin “kurucu babalarından” en baba olan; yayımcı, yazar, mucit, felsefeci, bilim adamı, siyasetçi ve diplomat.
18. yüzyılda ”İyi savaş da yoktur, kötü barış da” demiş ya...
Bana inanmayan ona inanır sandım...
Malum; adamın resmi dolarda ve dünya dolar etrafında!
Aldım özdeyişini Fenerbahçe ile Galatasaray didişmesine uyarladım.
Çünkü berbattı savaş.
Tüketecekti iki “dev”i. Zehirleyecekti.
İspiyon, tuzak, iftira ile zenginleştiriliyor, zaten kavganın içinde olan nesillere yeni kuşakları çağırıyor, buna karşın zerre kadar faydası olmuyordu iki kulübe.
Bittiğinde kazanan da kaybetmiş olacaktı.
İşin ilginç yanı nedir biliyor musunuz...
Asırlık iki dev camia arasındaki gittikçe kirlenen savaşın bitmesini öneren, “kaçınılmaz olduğunu” ifade eden yazıya, bir tane bile “onay” gelmedi!
Yüzlerce mesaj aldım.
Zamanını beğenmeyenler, eski defterleri unutamayanlar, durumdan memnuniyet duyanlar, çatışma dozunun artmasını isteyenler, her şey ama her şey vardı;
“Bitsin bu kavga” diyen yoktu!
Hayatımda yazdığım en marjinal yazı oldu “barış” çağırısı.
Benim mütevazı ölçekli çevreme göre “Milli irade” savaş istiyordu resmen.
En azından, barışa hazır değildi.
Politikacı olsam bir daha ağzımı açmazdım. Ne yazık ki, spor yazarıyım ve biraz sorumluluk taşımaktayım.
O yüzden barışta ısrarcıyım.
İşin aslı, “sürüp gitsin kavga” diyenler düşünüp taşınıp söylemiyorlar bunu.
Tamamen tepkisel.
İç dünyalarında onların da bıktıklarını çok iyi biliyorum. Ama “böyle gelmiş böyle gider” tevekkülü ile “bana ne” umursamazlığı arasında klişelerden medet umuyorlar.
Zihin tasarrufu yapıyorlar!
Şöyle bir etrafınızı inceleyin... Bu sezon kombine kart almaktan vazgeçen kaç insan var?
Geçtiğimiz yıllarda ağzından çıkanların yarısı Fenerbahçe ve Galatasaray ile bağlantılı kaç insan, bu iki kulübün adını bile anmıyor artık?
Neden?
Savaş bıkkınlık yaratır.
İnsanın doğasında kazanılmayacak savaşı bilinç altına itmek, onu unutmaya çalışmak vardır.
Ta ki, fiziksel ve ekonomik zararları kendine değene kadar.
Yolda, sokakta, kendine, yakınına değecek elbet.
Fenerbahçe ve Galatasaray da anlayacak, geri adım atacak... Anlayacak, çünkü yüz dolarlık “Benjamin Franklin”ler azalacak.
O zamana kadar “marjinal” barış yazıları yazmaya devam.