Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Düşene tekme atanlardan değilim ben... O yüzden, Federasyonu, Milli Takım’ı, futbolcuları, Hiddink’i çarmıha germeyeceğim. Bu işin en başında birkaç meslektaşımla Don Kişot’a döndüğümüz “yerli hoca” mücadelemin tadını çıkarmayacağım.
Açıkçası, “adalet” duygum da engel oluyor buna!..
Şu anda Milli Takım “düşkün” durumda... Peki “neremiz doğru” ki bizim?..
İçinde debelendiğimiz “kaostan” fırtına gibi bir milli takım çıksa, akademisyenlerin sebeplerini araştırması, benim “primin gücünden” bahsetmem, sizin hayret etmeniz lazım.
Neden mi?
Kulüp takımlarında 10 yabancıyı bile az bulanlara, yabancı sayısı arttırıldıkça ses çıkarmayanlara, alkışlayanlara sorun.
Defalarca yazdım, Türkiye kendine özgü bir ülke. Futbolu da öyle. Avrupa modellerini birebir örnek almaya uğraşırsanız bugünkü gibi apışıp kalırsınız.
Futbolumuzun aslında trafiğimizden farksız olduğunu bilmeli ve ona göre modeller aramalısınız.
Bakınız kulüplerimize:
Lokomotifimiz Fenerbahçe’de yerli hoca Brezilyalılardan bir tarz yaratmaya çalışıyor. Beşiktaş’ta Alman Hoca, İspanyol modeli seviyor. Galatasaray’ın başında Hiddink’in kanlısı, takımı bırakın, kendi canıyla uğraşıyor.
Maçlarda bizden beş futbolcu gördüğümüzde “Yazık değil mi kulübedeki yabancılara verilen paraya” edebiyatı başlıyor.
Milli Takımımız, çalıştığı yerlere “metres” muamelesi yapan ve arada bir hasret gidermek için uğrayan Hollandalıya emanet ve tabanı/kaynağı/destekleyeni olmayan bir yapı.

Haberin Devamı

Bankamatik hocası!
Adı büyük, ama aşağısı Hiddink’le “yarı dargın” bir hocaya zimmetli. Daha altta, bazıları “bankamatik hocası” olan hizmeti sınırlı kalabalık bir ekip... Açıkçası pek işe yaramıyorlar.
Müthiş, çok verimli, çelik gibi olsalar ne yazar? “Kopmuş çelik zincir sisteminde” yukarıya katkıları olabilir mi?
Bitmedi.
Kulüpleri dibini oyan, alt yapısı yukarı ulaşamayan Milli Takım’ın ne seyircisi var ne medyası.
Futbolseverleri “müşteri” yapmak için “taraftarlık” denilen sıfatı şişirmişler, doldurmuşlar, yüceltmişler; Milli Takım’a gönülde yer bile bırakmamışlar.
Medya, bir kulüp için, bir kulüp teknik direktörü için ağza alamayacağı her hakareti “sırtında halk gücü” olmayan Milli Takım için rahatça dile getirmekte. Futbolculara pek bulaşmıyorlarsa, tek engel futbolcuların kulüp aidiyeti.
Peki ne yapmak lazım?
Laf olsun diye bir yanıt bekliyorsanız; “sistem değişmeli”!..
“O sistem Türkiye” kardeşim... Ülke olarak değişmemizi mi bekleyelim. Ya da Süper Lig’e yabancı futbolcu yığarak Avrupalı numarası mı yapalım?
Bakın, biz trafikte kendimize yol bulup sağ salim eve ulaştığımız gibi, içinde yaşadığımız futbol kaosundan da yol bulup Dünya’da/Avrupa’da kürsülere çıkmıştık bir zamanlar.
Nedeni, kişisel ilişkileri, insan psikolojisini kullanan, emeklilik çağındaki futbolculardan bile süper adamlar yaratan yerli hocalarımızın becerisiydi.
Hani, “insan enerjisinin ve beyninin kullanılmayan” kısmından bahsederler ya... İşte o yedekleri bile devreye sokardı futbolcularımız. Sistemi, kulüp yapısı, alt yapısı malum bir ülkeden futbol adına zaferler yaratmak ancak böyle mümkündü çünkü.
Şimdi... Karar sizin. Ya bir nesil bekleyeceksiniz topyekun ilerlememiz için. Ya da futbol zaferlerine denenmiş kestirmelerden ulaşacaksınız.
“En zalim eleştiri yarışıyla” bir yere varamazsınız.