Futbola doydum bu hafta sonu... Hatta kusuyordum! Meşin yuvarlağı gerdeğe girecek kadar seven, onu yücelten, bu sevgi yüzünden memleketteki futbol manzaralarına gözünü kulağını örten ve her türlü karşılaştırmayı La Liga, Serie A ile yapan ülkem, Digitürk’ten Kayseri - Sivasspor maçını seyredip “Anadolu’nun bağrından bir şampiyon çıkmasını o kadar istiyorum ki” romantizmini kulaçlarken, ben Siirt-Nusaybin karşılaşmasını dinliyordum.
Radyo’dan değil, telefondan.
Canlı canlı...Kanı görmüyordum, duyuyordum. Kokusu burnumdaydı.
Anadolu’dan şampiyon çıkmasına belki biraz daha vakit vardı ama sakat/yaralı hatta ölü çıkması kuvvetle muhtemeldi...
Pazar öğle sularında, Siirt’te ruhlarını futbola teslim etmesi işten bile değildi Nusaybinliler’in.
“Ercan abi öldürüyorlar kurtar bizi”!
Hattın ucundan Nusaybin Demirspor yöneticisi Mehmet Ata Sevinç vardı.
Vakti zamanında, iflas edip kepengi indirmek üzere olan sevgili kulübü yola devam etsin diye “son çare” Federasyon’a yalvarırken tanımıştım kendisini.
O kadar seviyordu ki futbolu, o kadar nahif ve idealistti ki; dayağı o zaman hak etmişti sanki!
Zarif insan Lutfi Arıboğan sayesinde hayatta kalmıştı Nusaybin Demirspor.
Ekonomik açıdan henüz son nefesini vermemişti ama Pazar günü fiziksel olarak ölmek üzereydi.
Çünkü ben, telefondan gelen o “Siirt sesi”ni çok iyi tanırdım.
Özel röportaja gittiğim Güneydoğu’da rastlantı sonucu Sarıyer futbol takımı ile paylaştığım Erdef Otel’in, “Madımak Otel”e dönmesine ramak kala, uçan taşların vınlaması arasında benzer sesleri duymuş ve beynime kazımıştım.
Futbol falan fantezi... O uğultu ve haykırışları duyunca, salavat getirip Allah’a sığınacaksın.
“Abi stada girerken taraftar üzerimize saldırdı. Yere bir silah düştü. Biri hamle yaptı almak için. Alsa bitmiştik biz. Polis daha önce yetişti. Abi çok kötü durumdayız”!..
Aksiyon filmlerindeki 911 operatörü, cinayeti müstakbel maktulden dinler ya...Öyle dinliyorum memleketimin bir köşesindeki maçı.
Elimden bir şey gelmez; sadece tanıklık ediyorum.
Bir yandan akıl yürütüyorum...Siirtspor 3. Lig’deydi... Yani uçurumun kenarı. “Enişteleri” sayın Başbakanımız’ın milletvekili seçildiği ve hayati açıklamalarını yaptığı kentin, futbolda küme düşmesi, Avrupa’yı mihenk taşı almış plaza yorumcuları için son derece doğal olabilirdi...
Lakin durumdan vazife çıkaran kraldan çok kralcılar müsaade eder miydi?
“Fısıltı Gazetesi”, en büyük mülki amirden bile “küme düşmesin” emri geldiğini manşet yapmıştı çoktan.
Boşver... Akşama Liverpool, Real Madrid, Milan...
Zırrr telefon... “Abi Siirtsporlu futbolcular bizim hocayı dövüyorlar”!..
Mehmet Ata Sevinç, telefonu kapatıp Hoca’yı kurtarmaya koşmuş. Bir sonraki telefonda anlattığına göre teknik direktör elinden yaralanmış, Siirtsporlu bir futbolcunun elindeki kesici alet, Sevinç’in kafasına fırlatılmış ve ondan da kan çıkmış.
Nusaybin Demirspor eski yöneticisi ise Siirtspor tribünlerine çamaşırlarını çıkarmış. Rezilliğe bakın...
Oysa, Sivasspor’la Anadolu futbolu şaha kalkmış... Fenerbahçe Ronaldinho’yu getirmek üzere. Avrupa Şampiyonası’nda favoriyiz Mehmet.
Ne ilk ne de son bu memlekette... Biraz daha idare et. Ölme, dayan şu dayağa!
Gel de anlat bunları Ata’ya...
“Abi maç bitti. Yendiler, doymadılar. Soyunma odamızı siviller bastı. Baştaki Siirt Emniyet Müdürü’ymüş”.
Bu konuşmanın yararını görmüş Nusaybin Demirsporlular...
Ev sahipleri anlamışlar ki, ulusal medyanın haberi var. Hem zaten 2-0 galip durumdalar. Azat etmişler rakibi.
Tükürük, tekme ile klasik şekilde yolcu etmişler.
O sırada Digitürk’te Sivasspor kazandı. Anadolu’dan şampiyon çıkma ihtimali son dört haftaya taşındı.
“Muhteşem bir durum monşer”!
Tıpkı Avrupa ligleri...