Susturmaya çalışmayın bizi artık!.. Biz de biliyoruz Güiza’nın futbol piyasasındaki yerini, biz de biliyoruz kariyerini. Koştuğunu, çabaladığını, en azından iyi niyetini görüyoruz.
Geçmişten/gelecekten bahsetmiyoruz. Şu andaki durumu tartışıyoruz.
Yarın/öbür gün düzelip gol makinesi haline gelme ihtimalini ve “sen ne anlarsın futboldan, futbolcudan” makaralarını göz ardı edip açık açık söylemek istiyoruz artık:
Fenerbahçe Güiza’nın “eline” güvenip bir kumar oynadı; kaybetti.
Hayır Güiza’yı alırken değil!.. Bir sezon daha tutarken.
Kim olsa alırdı İspanya’nın gol kralını...
Ama kimse bu kadar sabredemezdi.
Futbol bu... Taptuk Emre’nin dergahı değil ki, Yunus gibi senelerce düzgün odun seçip, taşıyıp sabretsin inananlar.
Acaba dünyada hangi büyük golcü var; kale önünde bomboş dururken bir orta gelecek ve nöbetteki asker gibi bitişik duran iki ayağına birden çarpacak, saçma sapan bir yere sekecek?.. Bırakın vurmasını, biraz daha yan dursa bari. Ağaç gibi desen de değil... Ağaçta bile budak vardır, topa farklı yön verebilir.
Bu adamda bir şey var. Futbolla izah edilemeyecek bir şey. Galatasaray karşısındaki Panathinaikos gibi.
Olmuyor yani.
Geçen sezon da olmamıştı...
Peki niye bırakmadı Güiza’yı Fenerbahçe?.. Neden hem onu, hem Semih’i, hatta muhtemelen Avrupa hayallerini bile kaybetti?
İşte buna “mahalle baskısı” deniyor... “İkitelli Mahallesi”.
Göz göre göre “yaramıyor” Fenerbahçe’ye Güiza... Sırtında Güiza yazan formalarını giyemiyor taraftarlar. Düşünsenize; sevgilisi bile alay eder Güiza formasıyla randevuya gelen mart kedisiyle!..
Lakin, gün gelip düzelme ihtimaline oynayanlar “ben demiştim” diyebilmek için işe yaramayan adama basıyorlar havayı:
“Kumaşı iyi... İyi niyetli”!
E bravo yani...
Hani “skor yazarı” diye bir şey var ya... Bu da “kariyere göre yumurtlama” olsa gerek.
Elbette gün gelecek fırtına gibi esecek Güiza. Belki futbolu bıraktıktan sonra, halı sahada arkadaşlarıyla oynarken. Adamın yıldızı kararmış bir kere. Kafasının üzerinde kara bir bulutla geziyor sahada.
Herkese olabilir... En ünlü ressamların kötü dönemi yok mu?.. En büyük sanatçılar bazen dibe vurmaz mı? Ne yapacağız renk dehası imzalamış diye diye berbat bir resmi? Nasıl alkışlayacağız artık şarkı söylemeyen ünlü gırtlağı, akor basmayan muthiş parmakları? Güiza’nınki Fenerbahçe’ye denk geldi demek ki.
“Bir gün toparlar kendini”!
Valla doğru... Ama ne zaman?
Ve neye mal olacak Fenerbahçe’ye?
“İspanya kralı için laf söyleyen, bu işi bilmiyordur”!
Unutmayın, imparatorların bile ardından kılıç üşürürlerdi tarihte ve Mustafa Kemal’e bile laf söylüyorlar bu devirde.
Zamanında “Ötmeyen kanaryayı ne yapayım” başlıklı bir yazı yazmıştı Lefter abi...
Fenerbahçe’nin dilsiz kanaryası Güiza.
Altın kafesin önünde bir sürü malumatfuruş doluşmuş; “Bu cinsler bir ötmeye başlarsa” ahkamında...
Fenerbahçe inandı.
Belki de gittiğinde destan yazmasından korktu Güiza’nın... Bilirsiniz; “bir dünya starını tutamadın” fobisi.
Kumar oynadı kulübün yönetimi.
Şimdilik kaybetti.
Peki, Güiza Türkiye öncesi Güiza olabilir mi?
Varsa bildiğiniz bir tarih söyleyin. Yoksa susturmayın bizi.