Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Artık yeni bir konsept var maç izleme eyleminde... Hakeme, federasyona sallamak geride kaldı.
Neden?..
Neden olacak. Federasyon Başkanı da, MHK Başkanı’da sapına kadar Beşiktaşlı; Beşiktaş iki maçtır ofsayt golle kaybediyor!..
Demek ki, “kurgulama” falan palavra.
Eee, ateşli bir taraftar için “çatacak” kim kaldı? Futbolcular ve hocalar. Belki alakasız unsurlar!!!
İnanmayacaksınız, ama köşeye sinmiş bir-iki Galatasaraylı tarafından Fenerbahçe kalecisi Volkan’ın “büyü yapmakla” suçlandığını, Fenerbahçeliler’in ise spikerin Galatasaraylı olmasından şikayet ettiğini işittim kulağımla.
* * *
Yanımda Ulaş Torun var. Televizyon starı... “Bir Çocuk Sevdim” dizisinin genç yıldızı...
O da “bir takım sevmiş” ki, deli gibi... Fenerbahçeli. Daha kadrolar açıklanırken tırnaklarını yiyor. Belki de “totem” yapıyor; çünkü “Bizi perişan edecekler” cümlesi düşmüyor ağzından. Sanatçı ya... Her şeyi yoğun yaşıyor. Fenerbahçe’nin golü geldiğinde havaya sıçradı ve gözlerim beni yanıltmıyorsa fizik ötesi bir süre havada asılı kaldı.
* * *
Ulaş gibi ezici çoğunluktaki Fenerbahçelilerin hiç umudu yoktu en başta. Federasyon ve hakemler de devreden çıkınca fena halde bir “özeleştiri” ile başladı maç.
Dk.1, Selçuk’un hatası... Necati’nin şutunu zor yakalıyor Volkan. Selçuk’un kulakları epey çınladı:
“Zidan Selçuk maşallah”
“Yok yok, kara şanzıman”
* * *
Dakika 17’de 17 şiddetinde deprem!.. Salon zıplıyor. Asmakattayız zaten, zemin trambolin gibi sandelyeyi fırlatıyor. Golü atan Ziegler’den çok övgü alıyor golün pasını veren Alex:
“Baban vermezdi o pası birader”.
Bir dakika sonra yine gol kaçırıyor Fenerbahçe ve özgüven yerine geliyor:
“Tek kale oynuyoruz tek kale”
“Yahu, bu baskı Kadıköy’de yoktu”
İkinci yarı... Tam bir “taktik maçı”! Herkes taktik veriyor sanki tersine yayın yapılıyormuş gibi:
“Orada yapma şu işleri be, tehlikeli bölge”
“Ortayı tut ortayı”. “Geriye be adam”.
Başka yerleri bilmem, ama birlikte seyrettiğim Fenerbahçeliler “sapına kadar centilmen”.
Fenerbahçe sıkışmışken Melo topu uzaya dikince ayakta alkışlıyor hepsi!
Fatih Hoca’nın golden sonraki görüntüleri terar edilince alkışlara kahkahalar eşlik ediyor. Küfür yok, sadece makara var:
“100 yaşına gelsen de düzelmeyeceksin be hocam”!
Ümitsizlik illeti “pire” gibi... Maçın başında Fenerbahçelilerin kanını emerken son yarım saatte zıplamış Galatasaraylıların üzerine.
“Hiçbir şey olmaz bu Necati’den, 1-0 biter bu iş”!..
Selçuk serbest atış kullanıyor “Beş metre yukarı gider” yorumları geliyor. Galatasaray sürekli saldırıyor, ama Galatasaraylılar isyan ediyor:
“Şampiyon takıma bak”. Aynı Selçuk 68’de serbest atıştan golü çakınca “Selçuk bu kardeşim atar işte” yorumu aynı şahıslardan...
* * *
Beraberlikte yine çatacak adam arıyor Fenerbahçeliler:
“Yahu Aykut hocam bizi bırak yaaa”!
Sanki ağlayan kazanıyor. Pat, Fenerbahçe’nin ikinci golü. Aynı Aykut Kocaman’ı Galatasaraylılar takdir ediyor: “Çok iyi bir hamle yaptı tabi”!
Fenerbahçeliler mutlu, Galatasaraylılar ipe diziyorlar futbolcuları. Gecenin esprisi bir dil sürçmesi: “Böyle “Playboy” oynanır mı, onsekizden çıkamıyor takım”!..
Playboy’u bu kadar dikkatli incelemezlerdi ya; hadi neyse.

Haberin Devamı

ÖZELEŞTİRİ DEVRİ..

Babasının kadehini yere çalıp rakibe dümdüz giden ufaklığa baba şefkati:
‘AFERİM OĞLUMA’!

“Derbi en neşeli nerede seyredilir” acemisi olduğumdan maçtan önce işin “pirine” sordum... Benim tanıdığım en “gezenti” adamdır kendisi. İstanbul’u adım adım bildiği gibi Tayland’da, Afrika’da adres sorsanız tarif eder.
İnci Pastanesi’nin ikinci nesil sahibi yiğit lakabıyla anılır- “Pastacı Mehmet”...
“Abi, Galatasaray’a küfür edilen yer mi istiyorsun, Fenerbahçe’ye küfredilen mi” dedi.
Hayda!..
Şaşırdım, sordum; sormaz olaydım:
-”Fiks menü” yerler var yani?
“Hem de nasıl. Kadıköy’de A.....’a oturacaksın. Galatasaray’a tempolu küfür dinleyeceksin. Fenerbahçe ile oynaması bile gerekmez. Mesela Fenerbahçe - Sivas maçı; konu Galatasaray’ın anası avradı. Hem de 7’den 70’e”.
-Abartmıyorsun değil mi Mehmet?
“Bir gün gözlerimle şahit oldum, ufacık velet babasının rakı kadehini kaptı. Yere fırlatıp kırdı, arkasından Galatasaray’a dümdüz gitti.
-Tokadı yedi tabi...
“Abi sen epeydir sokağa çıkmamışsın. Adam çocuğun başını okşadı, aferim oğluma dedi”!
HHH
Mehmet Galatasaraylı... “Çanak soru” sordum ki, samimiyetini anlayayım:
-Peki Galatasaraylılar... Onların kültür düzeyi daha yüksektir malum!..
“Ben her maçtan önce Levent’teki G....’e uğrar sonra stada giderim. İnan, kerli felli adamların Fenerbahçe’ye küfürlerinden utanıyorum. Cezaevinde duyulmaz o kadar sinkaf.”
-Süper Final biraz gerdi tabi.
“O hafta rakip kim olursa olsun fark etmiyor Ercan Abi. Bir kere şefe sordum nasıl izin verdiklerini... En iyi müşterimiz onlar ne yapalım cevabı aldım”.
HHH
Ben de cevabımı aldım Mehmet’ten. En iyisi henüz çıtayı o kadar yükseltmemiş bildik yerler dedim.
Eksik olmasın sevgili Müdürüm Cem Şengül, “İstediğin yere git, istediklerini götür faturayı bana gönder” dedi ama ben “yazılacak şeyler“ peşindeyim; “biplenen” yazıyı nasıl yazayım:
Espri, muziplik, edepli tepki, ölçülü hüzün veya salt sevinç lazım bana...
Futbol ve onun bayramı “derbi”, rezalet kılıfı değil ki.
NOT: Hepsi aynıymış ama maç yayınında “küfür serbest” yerlerin isimlerini “neden” nokta nokta yazdım.
a) Müesseseleri mahçup etmemek için.
b) Reklamını yapıp izdiham yaratmamak için.
Sizce hangisi?