O, futbol tarihimizdeki en saygın kişiliklerden biriydi. Ve ne yazık ki, yaşamında “saygısızlıkla” sadece futbolda yüzleşti!
Katlandıysa Galatasaray içindir.
Seviyesizlerin seviyesine inip ağızlarının payını vermediyse asaletindendir.
Görev bilinci, kulüp sevgisi, insan ilişkileri onun ellerinde içi boş balonlar olmaktan çıkıp mihenk taşlarına dönüştü.
Betona çakılmış temel çivisi gibi Galatasaray’la özdeşleşerek sapasağlam durdu. Ta ki, doğanın karşı konulmaz güçleri onu söküp alana kadar.
Dedikleri gibi “Galatasaraylılık” diye bir şey varsa onun ete kemiğe bürünmüş şekliydi Özhan Canaydın.
* * *
Saygın bir sanayici ve popüler bir isim olarak en büyük hayali neydi biliyor musunuz?
Galatasaray Lisesi müdürlüğünü yapmak. Her şeyi bırakabilirdi bunun için. Okul yuva kadar mukaddesti. Kulüp, her şeyin üzerindeydi.
Ama “rakipler” sevilip saygı gösterilmesi gereken insanlardı.
Galatasaray’a lisesinden kulübüne kadar, hayata Galatasaraylı’dan sokaktaki insana kadar sevda ile bağlanmak bu olsa gerek.
Bir ömür boyu sürdürebilmek için Özhan Canaydın yüreği gerek.
* * *
Onun kıymetini bazı Galatasaraylılar bile anlamadı. Hatta bazıları Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı tutanlardan bile az.
Medya hiç anlamadı.
Çünkü aradıkları onda yoktu. Hırçınlık, sansasyon, atmasyon, hiçbiri...
Bugün ağlıyorlarsa gözyaşlarının çoğu kendileri için olmalı!
* * *
Biliyorum, rahmetlinin defnedileceği gün için biraz sert yazıyorum. Ama ben onun sağlığında da bunları söylüyordum.
Bakın 16/05/2006 tarihinde ne yazmışım:
“...Galatasaray resmen seyircisine rağmen şampiyon oldu bu sezon.
O ne biçim başlangıçtı öyle... Ali Sami Yen protestocularının bir tanesi bile inanmıyordu bu güne.
Niye?
Çünkü başkan başkana benzemiyordu!..
Ne masaya yumruk, ne rakibe taş, ne de federasyona aba altından sopa vardı arkadaş...
“Coştur bizi” diyorlardı, onu bile yapamıyordu.
“Kızdır”... I-ıh...
“Tahrik” yok. “Tehdit” yok.
“Ağır baş” ağır geliyordu tribünde hafiflemek isteyenlere.
Ne oldu peki?
O beğenmedikleri başkan ve yönetimi, tarihi bir şampiyonluğa imza attılar.
Tarihi!.. Çünkü Fenerbahçe yüz yıllık tarihinde olmadığı kadar “tahkim” edilmişti.
Peki... Başkan Canaydın’ın şahsında Galatasaray’ın “politikası”na karşı olan Galatasaraylılar ne yapıyor şimdi?
“Fikri takip ediyorlar”!.. “Şampiyonluğu kazanan futbolcular” diyorlar.
Ana fikir olarak haklılar. Şampiyonlukları sadece ve sadece futbolcular kazanabilir. Golü ancak onlar yer, onlar atabilir. Lakin o futbolcuları bir arada tutan, başlarına hoca koyan ve hepsinden sorumlu olan başkandır.
Sayın Canaydın’ın sorumluluklarına 180 milyon dolar civarında bir borç da ekleyin ve asla hakkını yemeyin.
Ayıp olur.
Canaydın, bu ülkedeki “yozlaşma” sürecinin bayraktarlığını yapan kulüp yöneticiliği gibi çok özel ve çok kritik bir uğraşın çıtasını yükselten adamdır son dönemde...
Örnek alınırsa ki, yönteminin başarılı olduğu kanıtlanmıştır, Türkiye’ye çok büyük bir iyilik etmiş olacaktır. “Son Mohikan” gibi ortadan kaldırılırsa, herkes çok pişman olacak ve zaman zaman geriye dönüp günah çıkartmak için adı Süleyman Seba’nın yanına yazılacaktır.”
* * *
Mekanı cennet olsun... Gerçek bir centilmendi. Ne mutlu ona ki, sağlığında anlatamadığı “insanlığı” ölümüyle biraz hissettirebildi kimilerine.