Derbi arifesinde, soranlara “Fenerbahçe daha şanslı” diyerek, o mealde yazı yazarak ümitlendirdiğim, daha doğrusu “henüz sönmemiş ümit kıvılcımlarını” yellediğim vatandaşlardan özür dilerim!..
Ben nereden bileyim böyle hayati bir maçta Fenerbahçe’nin performansını “çeyrek devreye” indireceğini.
Bir devre bile iyi idi... Herkes Mersin’e Fenerbahçe tersine; günden güne geriliyor arkadaşlar. Son maçta santradan sonra yere yatıp yorgunluk atacaklar herhalde!
* * *
Aldandım... Hocasından futbolcularına kadar hepsinin sorumluluk sahibi insanlar olduğunu sandım!
Karşında “normal” ligin çoktan şampiyon olmuş bir takımı var... Kader bir fırsat yaratmış ki, hiç hak etmediğin gibi kazanıp da şampiyonluğa ortak olma umudun belirmiş!
Maddi manevi her şey mevcut.
Eksik ne?
Onu yazıp mahkemelik olamam; siz tahmin edin.
* * *
Sadece beni değil, Başkan’ı da yanılttılar... Metris’e yaktıkları ağıtların yürekten geldiğini, samimi olduğunu düşündüm!
Bu iş sakalla, bıyıkla, romantik laflarla olmaz... Sahada göstereceksin “kendisi muhtaç-ı moral bir dedeyken, sana moral verenin” kıymetini bildiğini.
İkinci yarıya 10 salise geç başlayıp her hamlede 10 salise geç kalarak tamamlamayacaksın koskoca 90 dakikayı.
* * *
En kötüsü, fedakar ve vefakar Fenerbahçe seyircisi ile empati kuracakları vehmine kapıldım.
Ne gezer!
Devamını yazmayayım da hedef göstermiş olmayayım!
* * *
Kulübe bile ters köşeye yatırdı beni!.. Uzatılan kontratın, açık çek gibi güvenin, milyonlarca dolarlık ve milyonlarca yüreklik teslimiyetin fark yaratacağını tahmin ettim.
Çeyrek devrelik takımın hocası, bir çeyrek arası özür dilemedi ama ben vazifemi yapayım:
Okurlardan özür diler, Fenerbahçe takımına teessüf ederim.
“Yeni” Fatih Terim
Diyebilirsiniz ki, “neredeyse şampiyon olmuş, en keskin rakibini deplasmanda 60 dakika boğmuş” takımın hocası tabi ki akide şekeri gibi cümleler kuracak, yarılan kaşının hesabını sormak bir yana, olgunluğun doruğunda “çelebi adamı” oynayacak!..
Haklı olabilirsiniz.
Tabi bahsettiğiniz Fatih Terim değilse!
Derbi öncesi ve sonrası “bildiğimiz” Fatih Terim’den beklenen neydi?
Gerginlikle motivasyonu arttırmak ve 91. dakikada şampiyonluk turu atamasa da bir iki laf çakmak!
O ne yaptı?
Maçtan önce ne farklı bir uygulama ne ekstra prim... Sanki özel maç yapacaklar Cumartesi.
Maçta hüzün ve sevinç belirtileri minimumda...
Sonrasında, bir santimle kurtulan gözünü gözümüze sokmadığı gibi mümkün olan en ufak bandajla çıktığı basın toplantısında rakibini ve rakip futbolcuları övmek de dahil, futbolu koruyan mesajlar da vermeyi içeren muhteşem bir basın toplantısı...
Ne neşeli ne mağrur. Tam ölçüsünde.
Sakın “işler yolunda” veya “bir daha gelecek Saraçoğlu’na” tespitleriyle gölgelemeyin Terim’in “yeni” tarzını.
Sevinin. Sevinelim.
Bu, futbolumuzun yaşadığı deli süreçte, sorumluluk sahibi bir teknik direktör ve yapıcı bir futbol adamının yaklaşımıdır ve en fanatik rakip tarafından bile tebrik edilmesi lazımdır.