Böyle giderse seneye üç büyüklere bir önerim var: “Zırhlı forma” üretsinler, yok satar. Ve tribünde pankart: “Vefat dolayısıyla kapalıyız”! İşte 3 pankartta ligimizin hali:
Aziz Yıldırım haklı çıktı
Her şeyden önce, “sanki iyi niyet ve uzlaşma zafiyeti bir tek onda varmış gibi” yazdığım sayın Aziz Yıldırım’ın hakkını teslim etmeliyim !
Galatasaray için “Bunlar yapar eder sonra elini uzatır” teşhisinin çürüdüğünü sandım.
Ve resmen hata yaptım.
***
Malum... Galatasaray Başkanı sayın Ünal Aysal, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda yaşanan muzlu ırkçılık vakasını kaza olarak nitelemiş ve “Bir an önce geride bırakmamız lazım” demişti.
Görülmemiş bir olgunluktu bu...
Müthiş bir yumuşama belirtisi olduğunu düşünmüş ve sayın Yıldırım’ı da adım atmaya davet etmiştim.
Galiba, Galatasaray’ın olgunluğunda olayın 2020 olimpiyat adaylığımıza zarar vermesinden çekinen Spordan Sorumlu Devlet Bakan sayın Suat Kılıç’ın da etkisi vardı, ama önemli olan ezeli rakipler arasındaki derin uçuruma uzanan dostluk eliydi.
***
Ben bunları yazdığım gün Ultraslan da tribüne “Trabzonspor’un 2010-11 sezonu şampiyonluğunu” kutlayan pankart asmıştı; iyi mi?
O sezonun kupasını Fenerbahçe’den alınmalı Trabzonspor’a verilmeliydi.
İmza Galatasaraylılarındı.
Trabzonspor Başkanı sayın Sadri Şener, “Galatasarayla aramız düzelmemeli” diyor, Galatasaray sırf Fenerbahçe’nin başı ağrısın diye bunu yazıyordu tribüne.
***
Damardan giriyorlardı Fenerbahçe’ye...
Pankart da öyle ufak tefek değil. Kale arkasında yarım tribün boyunda. Başkan Aysal’a sordular; “haberi yoktu”.
İkinci Başkan Ali Dürüst... Haberi yoktu.
Yani birileri Arena’ya “En büyük Fenerbahçe” pankartı assa, yönetimden kimsenin haberi olmayacaktı.
Külaha anlatsan o bile dinlemezdi bunları.
***
Bitmedi.
Aynı maçta “saygı ve fair play” hatırlatan seremonide Süper Lig takımlarının formalarını giymiş çocuklarda bir tane de eksik vardı.
Evet... Fenerbahçe formalı olan.
(Sezar’ın hakkı Sezar’a... 70 milyonun gözü önündeki haberi sadece Beyaz Spor ve onun müdürü Ertem Şener kepçelemişti)
Arena’ya Fenerbahçe forması girmesine izin vermemişti Galatasaray.
Tören için bile.
Masum bir çocuğun üstünde.
Göğsünde saygı ve fair play yazarken.
Ayıp ötesi.
Utanç verici.
***
Aziz Yıldırım’ın dediği gibi...
Galatasaray “yapmış etmiş” sonra elini uzatmış ve yine “yapıp etmeye” devam ediyordu. Bir ileri iki geri..
Aziz Yıldırım hiç olmazsa ilk günkü gibi!
Vefanın toprağı bol olsun
Gelelim ikinci pankarta...
Yine Galatasaray-Trabzonspor maçında ve yine kendi takımları dışında bir vakaya...
Ama bu sefer güzel!..
Tribünde bıçaklanarak ölen Burak Yıldırım’ın ailesine başsağlığı pankartı vardı.
Burada sorun “olan değil olmayan pankarta”!..
Galatasaray, Galatasaray formalı bir şahıs tarafından katledilen Fenerbahçe formalı bir gencin yasını hatırlatırken, aynı saatlerde Karabük’te sahaya çıkan Fenerbahçe çoktan unutmuştu merhum Burak Yıldırım’ı.
Ufak bir pankart, belki bir saygı duruşu yakışmaz mıydı Fenerbahçe’ye?
İnsani duygulara neden bu kadar uzak kalıyor acaba koskoca kulüp? Sert tavrı zedelenir diye mi?
“Olduğun gibi görün”
Ve üçüncü pankart:
“Yaradılanı severim, yaradandan ötürü”!..
Yine Arena tribünü, yine Galatasaraylılar...
Ne kadar aklı karışık insanımızın değil mi?
Bunu ben söylemiyorum; Futbol Federasyonu ikinci başkanı sayın Ufuk Özerten dile getirdi!..
Sordular ona; “Niye kupayı başkan vermedi, protestodan mı korktu”?
“Sanki beni protesto etmediler” dedi Özerten.
Ve ekledi:
“Hem tribüne yaradandan ötürü yaradılanı severim yazıp hem de bunu yapmayacaksın. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol”!
Haksız mı?
İş bitmiş, kin bitmiyor.
Hadi bitmeyebilir. Belki çok derindir.
Ama en mutlu günde bile bir elinde “Fenerbahçe düşmanlığı” bir elinde “Federasyon nefreti”, dilinde başsağlığı dilekleriyle fena halde absürt bir tablo çizdi Galatasaray.