Şimdi Federasyon’a soru şudur: Kılıfına uydurdun. Galatasaray yönetici ve futbolcularının “iyi hal”lerini bahane edip şampiyonluk maçına seyircili çıkmasını sağladın.
Peki aynı dosyadaki Fenerbahçe’yi nasıl kurtardın cezadan?
Burası Türkiye.
Benzeri benim de başıma gelmişti. Anlatayım:
Deli gençlik yıllarım. İçkili de araba kullanılacağını ispatlamak çabasındayım. Bağdat Caddesi’nde bir kaza olmuş, çevirmedeki polis beni de kepçeliyor ve kazanın taraflarıyla birlikte merkeze gönderiyor.
Üç kişiyiz. Biri kazayı yapan ehliyetsiz çocuk. Diğeri kazanın mağduru sivil bir albay ve potansiyel trafik canavarı ben.
Albayla birlikte sarhoşuz adamakıllı.
Tahlil mahlil; üçümüze de kapı gibi “alkolsüz” raporu veriliyor.
Neden?
Albay’ın promilini ölçemiyorlar; sıkar... Hem suçu da yok, yolunda giderken gelmiş çarpmış çocuk. Bana “İçkili” deseler Albay’ı nasıl örtbas edecekler.
En güzel lafı, görevini yapan polis söylüyor:
“Sevgili kardeşim, temiz çıktın, ama istersen evine kadar ben kullanayım”!
Albayı bilmiyorum, ama ben on gün sonra ciddi bir kaza yaptım ve aklım başıma geldi.
Bu federasyonla kaza kaçınılmaz gibi.
* * *
Her devirde, her olayda, kuralları eğip büken, uygulamayı yönlendiren/motive eden bir “otorite” vardır Türkiye’de.
Federasyon’a “kendi ipini çektiren” hadisede ise otoritelerin otoritesi Hıncal Abi!..
Moda’da bir beyefendi vardı eskiden. Çok iyi bir aileden, saygın, kibar, şık falan... Sadece “patlıcan zamanı” çılgına dönerdi. Bahar esintileri Koço’dan patlıcan kızartma kokusu getiriyorsa, o beyefendiyi bilenler kaldırım değiştirirdi.
Hıncal Abi’nin patlıcan zamanı ligin bitiş haftalarına denk gelir ki, hemen hemen aynı zaman dilimine denk düşer.
O yüzden, Hıncal Abi’nin mantık labirentlerindeki mazgal deliklerini tek tek göstermek istemiyorum ve buhranlı yorumlarına eklediği “Milliyet Ayıplı Gazetecilik Yapıyor” iddiasını kınamakla yetiniyorum.
“Galatasaraylı futbolcuların aklını karıştırmak için sayfa yapmak” suçlamasını ise değil Hıncal Abi gibi bir duayene, eski açıktaki ergen fanatiğe bile yakıştıramıyorum.
* * *
Şu kadarını söyleyeyim, Hıncal Abi’nin Kemal Dinçer damarından girerek dengesini bozup “şamar oğlanına” çevirmeye çalıştığı federasyon, ne ilk kurbanıdır ne de son olacaktır. Listede, nice genç gazeteciler, sanatçılar, kulüpler, futbol adamları vardır.
Lakin Milliyet Spor Servisi olmayacaktır.
Oltaya takılan koca bir “federasyon balığı” nesine yetmiyor ki?
İddiaları, “Galatasaray, Fenerbahçe’yi yenemez, yense de şampiyon olamaz” cümlesi kadar saçma ve dayanaksız geliyor insana. “Kara çantalar” kadar kışkırtıcı.
“Saçma, dayanaksız, kışkırtıcı ve sorumsuz”.
Ben gençliğimde aynen böyleydim.
Hıncal Abi hep genç kalanlardan.
Özellikle patlıcan mevsimi.